Isnad is not only a means of transmission of hadith narrations but also the transmission of knowledge between strata or within the same stratum. This transfer of knowledge, i.e., using sened, leads to forming horizontal and verti-cal networks. In this context, the isnad network can provide important clues to follow the circulation of knowledge and social relations between periods and regions. Since they have a versatile profile, especially the isnad networks of the scholars of the tabiin period, hadith, tafsir, fiqh, etc., areas will be more comprehensive. In this context, in our study, which aims to describe the narra-tion style of the period by comparing the narrations and isnad networks in different fields, the narrations and isnad network of Qatāda b. Diāma, one of the tabiin scholars, was analyzed through his narrations in the works at-tributed to him. For this purpose, the sciences of tafsīr, fiqh, and hadīth were chosen for Qatāda's areas of authority, considering the volume of the article and the accessibility of the sources. By comparing his narrations in the fields of tafsīr and fiqh, their authentication, sened analysis, and prevalence within their respective fields, his muhaddith aspect was also examined. Considering the text's flow and the study's volume, the analysis of the narrations has been limited to footnotes. The works attributed to Qatāda ibn Diāma, al-Manāsik and al-Nasih wa'l-Mensūh, constitute our primary sources, but early and clas-sical hadīth, tafsīr and fiqh sources have been utilized. For the sake of limita-tion, the Musnad of Abū Hanīfah and Imam Shāfi'ī, the Asār of Imam Abū Yūsuf and Imam Muhammad, al-Ṣāḥawī's Sharḥ Meān al-asār, al-Bayhaqī's Ma'rifat al-Sunan, and the commentaries of al-Tabari and al-Qurtubi are used as sources. The article is organized under two main headings. In the first main heading, Qatāda b. Diāma's life and isnad network are discussed; the results obtained by evaluating his areas of authority and narrations are presented in the second main heading. Studies have been carried out on subjects such as Qatāda's hadith, exegesis, and jurisprudence. The present study, on the other hand, aims to deal with Qatāda's authority areas in the context of the isnād network and to reveal the results from a holistic point of view. However, it is difficult to say that Qatāda's isnād network has been fully shown and ana-lyzed because not all of his narrations in the fields of tafsīr and fiqh and his narrations in other fields of science other than these fields could be included in the scope of the article and due to the limitations of the sources compared. However, since such a study would exceed the usual limits of an academic article, the present study can be considered as a nucleus. According to the results obtained, the isnad network extends from the Companions to the third century. However, it is wider in the layer of the followers, both due to the breadth of their authority and the fact that they are among the younger tâbiîn. It can be said that this widespread network, which is like the channels that led him to the Companions, manifested itself in his narrations in the form of mur-sals. One of the main criticisms against him, deceit, as seen in the narration style of the period, is not narrating the hadith that he did not hear from him-self as if he had heard it from his teacher, but in the form of incompleteness in not mentioning the name of a narrator in his own stratum. It can also be stat-ed here that he used isnad in the narration of hadith; however, as a result of the narration style of the period, he did not have a special sensitivity in the use of mursal-unbroken (muttasıl) narrators. Therefore, in this sense, his use of deceit should not be considered a flaw when evaluated within the narration style of the period. When an evaluation is made between the fields of authori-ty, the isnad network is concentrated in the field of tafsir. When his narrations are analyzed in terms of tafsīr and fiqh sciences, more mursal narrations are found in fiqh narrations than in tafsīr. These narrations are mostly based on famous Mursil narrators who were his teachers. However, it can be said that tafsīr narrations are not subjected to deceit, whereas fiqh narrations are sub-jected to tadlis. When we look at the distribution among regions, it is seen that the isnad network is distributed in Iraq, Damascus, and Hijaz regions, with Basra predominating.
İsnad yalnızca hadis rivayetlerinin aktarım aracı değil aynı zamanda bilginin de tabakalar arasında veya aynı tabaka içerisinde aktarımını ifade eder. Bilgi-nin bu şekildeki aktarımı yani sened kullanımı yatay ve dikey ağların oluşma-sına sebep olur. Bu bağlamda isnad ağı dönemler ve bölgeler arasında bilginin dolaşımını ve sosyal ilişkileri takip etmek için önemli ipuçları sağlayabilir. Çok yönlü profile sahip oldukları için özellikle tâbiîn dönemi âlimlerinin isnad ağları, hadis, tefsir, fıkıh vb. alanlarda daha geniş olacaktır. Bu bağlamda fark-lı alanlardaki rivayetlerin ve isnad ağlarının karşılaştırarak dönemin rivayet üslubunu tasvir etmeyi amaçladığımız çalışmamızda tâbiîn âlimlerinden Katâde b. Diâme’nin rivayetleri ve isnad ağı kendisine isnad edilen eserlerde yer alan rivayetleri üzerinden tahrîc ve tahlil edilmiştir. Bu amaç doğrultu-sunda makalenin hacmi ve kaynakların ulaşılabilirliği göz önünde bulunduru-larak Katâde’nin otorite alanları için tefsir, fıkıh ve hadis ilimleri seçilmiştir. Tefsir ve fıkıh alanlarındaki rivayetlerinin tahrici, sened tahlili ve kendi alan-ları içerisindeki yaygınlığı karşılaştırılarak aynı zamanda muhaddis yönü de incelenmiştir. Metnin akışı ve çalışmanın hacmi dikkate alınarak rivayetlerin tahricine dipnotlarda işaret etmekle yetinilmiştir. Katâde bin Diâme’ye isnad edilen el-Menâsik ve el-Nâsih ve’l-Mensûh isimli eserler başlıca kaynaklarımızı oluşturmakla birlikte erken dönem ile klasik hadis, tefsir ve fıkıh kaynakların-dan istifade edilmiştir. Sınırlandırmak maksadıyla bunlardan Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin Müsned’leri, İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’in Âsâr’ları, Tâhavî’nin Şerhu Meâni’l-âsâr’ı, Beyhakî’nin Ma’rifetü’s-sünen’i, Ta-berî ve Kurtûbî’nin tefsirleri kaynak olarak kullanılmıştır. Makale, iki ana başlık altında kurgulanmıştır. İlk ana başlıkta Katâde b. Diâme’nin hayatı ve isnad ağı ele alınmış; ikinci ana başlıkta ise otorite alanları ve rivayetleri de-ğerlendirilerek elde edilen sonuçlar arz edilmiştir. Katâde’nin muhaddisliği, müfessirliği ve fıkhî görüşleri gibi konularda çalışmalar yapılmıştır. Elinizdeki çalışma ise Katâde’nin otorite alanlarını isnâd ağı bağlamında ele almayı ve bütüncül bir bakış açısıyla sonuçları ortaya koymayı hedeflemektedir. Bunun-la birlikte Katâde’nin tefsir ve fıkıh alanlarındaki tüm rivayetler ile ilgili alan-lar dışında diğer ilim alanlarındaki rivayetlerinin makalenin kapsamına dahil edilememesi ve karşılaştırma yapılan kaynakların sınırlılığı sebebiyle isnâd ağının tam anlamıyla ortaya konularak tahlil edildiğini söylemek zordur. An-cak bu denli bir çalışma akademik bir makalenin olağan sınırlarını aşacağın-dan mevcut çalışma bir nüve hükmünde kabul edilebilir. Elde edilen sonuçlara göre hem otorite alanlarının genişliği hem de tâbiînin küçüklerinden olması sebebiyle isnad ağı, sahâbeden üçüncü asra kadar uzanmakla birlikte tâbiîn tabakasında daha geniştir. Kendisini sahâbeye ulaştıran kanallar hükmünde olan bu yaygın ağın onun rivayetlerinde mürseller şeklinde tezahür ettiği söy-lenebilir. Hakkındaki başlıca tenkitlerden birisi olan tedlîs dönemin rivayet üslubunda görüldüğü üzere, kendisinden işitmediği hadisi hocasından işitmiş gibi rivayet etmek değil, kendi tabakasındaki bir râvinin ismini zikretmemek şeklindeki inkıtâ’ hükmündedir. Ayrıca burada ifade edilebilir ki onun hadis rivayetinde isnad kullandığı; ancak dönemin rivayet üslubunun doğurduğu bir sonuç olarak mürsel-muttasıl sened kullanımında özel bir hassasiyetinin bulunmadığı söylenebilir. Dolayısıyla buradaki anlamı ile onun tedlîs yapması dönemin rivayet üslubu içerisinde değerlendirildiğinde bir kusur sayılmama-lıdır. Otorite alanları arasında bir değerlendirme yapıldığında isnad ağı tefsir alanında yoğunlaşmaktadır. Rivayetleri tefsir ve fıkıh ilimleri özelinde ince-lendiğinde tefsire göre fıkhî rivayetlerinde daha fazla mürsel rivayetlere rast-lanmaktadır. Bu rivayetler çoğunlukla hocası olan meşhur mürsil râvilere da-yanmaktadır. Bununla birlikte tefsir rivayetlerinde tedlise rastlanmadığı; fıkhî rivayetlerinde ise tedlîs görüldüğü söylenebilir. Bölgeler arası dağılımına ba-kıldığında ise isnad ağının Basra ağırlıklı olmak üzere Irak, Şam ve Hicaz böl-gelerine dağıldığı görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 20 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.