Horasan ve Mâverâünnehir bölgesi, İslâm düşünce tarihinde özellikle itikadî alanda çeşitli mezheplerin faaliyet gösterdiği önemli bir merkez olarak öne çıkmıştır. IV/X. ve V/XI. asırlarda bu bölge hem köklü mezheplerin etkinlik alanı olmuş hem de yeni düşünce akımlarının gelişimine ev sahipliği yapmıştır. Mu'tezile, Hâriciyye, Şîa, Mürcie ve Cebriyye gibi erken dönem mezhepler burada etkili olurken Ehl-i Sünnet'in iki temel kanadını oluşturacak Eş'arîyye ve Mâtürîdiyye mezhepleri de bu dönemde şekillenmeye başlamıştır. Bu zengin düşünce ortamında III/IX. asırda ortaya çıkan Kerrâmiyye mezhebi, kurucusu Muhammed b. Kerrâm'ın (öl. 255/869) öncülüğünde özgün bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Sicistan'a bağlı Zerence'de hicrî ikinci asrın sonlarında (190/806) doğduğu belirtilen İbn Kerrâm, ilk eğitimini burada aldıktan sonra Nîşâbur'da Ahmed b. Harb, Atîk b. Muhammed Haşrî ve Ahmed b. el-Ezher en-Nîsâbûrî gibi dönemin önemli âlimlerinden ders almış hem ilmi hem de zâhidâne yaşantısıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Kerrâmiyye mezhebi, başlangıçta Mürcie'nin bir alt kolu olarak görülse de zamanla kendine has itikadî ve fıkhî yaklaşımlarıyla özgün bir ekol haline gelmiştir. Mezhebin en belirgin özelliği, imanı "dil ile ikrar" olarak tanımlaması ve Allah'ın sıfatları konusundaki görüşleridir. Kerrâmîler, bu görüşleri nedeniyle bir yandan Mürcie ile ilişkilendirilirken, diğer yandan Allah'ın sıfatları konusundaki yaklaşımları sebebiyle Mücessime ve Müşebbihe akımlarıyla da bağlantılı görülmüştür. Allah hakkında "cevher" ve "cisim" terimlerini kullanmaları ve O'nun arşa temas ettiği görüşü, Kerrâmîler en çok tartışılan görüşleri arasında yer almıştır.
Kerrâmiyye mezhebi, nübüvvet ve imamet konularında da özgün görüşler geliştirmiştir. Peygamberliği doğuştan gelen iki temel sıfata dayandıran mezhep, bu sıfatları taşıyan kişinin peygamber olarak gönderilmesini Allah için zorunlu görmüştür. İmamet konusunda ise toplumsal uzlaşıyı esas almış ve aynı anda birden fazla imamın olabileceğini savunarak, dönemin siyasî realitesine uygun bir yaklaşım sergilemiştir. Mezhep, özellikle IV/X. asırda büyük bir gelişme göstermiş, kurdukları hankâhlar vasıtasıyla hem eğitim faaliyetlerini sürdürmüş hem de İslâm'ın yayılmasına katkıda bulunmuştur. Herat, Semerkant, Cürcân, Cûzcân, Fergana ve diğer birçok şehirde kurulan bu hankâhlar hem tarikatların ortaya çıkışını ve kurumsallaşmasını etkilemiş hem de sonraki dönem medreselerine örnek teşkil etmiştir. Bazı kaynaklara göre İslâm coğrafyasının batısında hankâhların sayısı yedi yüze kadar ulaşmıştır.
İbn Kerrâm'dan sonra İshak b. Mahmeşâz ve Muhammed b. Heysem gibi önemli şahsiyetlerin katkısıyla mezhep sistemli bir teoloji geliştirmiştir. Özellikle İshak b. Mahmeşâz döneminde, beş bin kadar gayrimüslimin İslâm'a girmesi ve Nîşâbur'daki Kerrâmî nüfusunun yirmi bine ulaşması, mezhebin etkinliğini göstermektedir. Gazneli Sultanı Sebük Tegin ve oğlu Sultan Mahmud dönemlerinde resmî açıdan destek gören Kerrâmîler, bu dönemde Şâfiî-Eş'arîler ve Şiîlere karşı üstünlük elde etmişlerdir. Ancak Sultan Mahmud'un, Ebû Bekir b. Mahmeşâz'ın tecsîm görüşünü benimsediğini öğrenmesi üzerine (402/1011-12) yılında desteğini çekmesiyle mezhep güç kaybetmeye başlamıştır. Hicrî 488 veya 489 (m. 1095 veya 1096) yılında Nîşâbur ve Beyhak'ta yaşanan olaylar sonucunda Kerrâmî liderin öldürülmesi ve medreselerinin tahrip edilmesiyle mezhep, Nîşâbur'daki etkisini yitirmiştir. Buna rağmen hicrî yedinci asrın başlarına kadar varlığını sürdüren mezhep, Moğol istilasına kadar hankâhlar vasıtasıyla eğitim faaliyetlerini devam ettirmiştir. Kerrâmiyye'nin en önemli mirası, geliştirdikleri eğitim kurumları ve İslâmlaşma sürecine yaptıkları katkılar olmuştur. İman konusundaki esnek yaklaşımları, özellikle yeni Müslüman olan toplulukların İslâm'a geçişini kolaylaştırmış, kurdukları hankâhlar ise hem tasavvufî hem de ilmî eğitimin kurumsallaşmasına öncülük etmiştir. Her ne kadar mezhebin kendi eserleri günümüze ulaşmamış olsa da İslâm düşünce tarihine yaptıkları özgün katkılar, onların önemini ortaya koymaktadır. Bu makalede, Kerrâmiyye mezhebinin Horasan ve bölgesindeki faaliyetleri, dinî düşünceleri ve bölgenin İslâmlaşma sürecine yaptıkları katkıları incelenecektir.
Mezhepler Tarihi, Kerrâmiyye, Muhammed b. kerrâm, Horasan, Mâverâünnehir
The Khorasan and Transoxiana region emerged as an important centre in Islamic intellectual history, particularly in theological matters, where various schools of thought were active. During the 4th/10th and 5th/11th centuries, this region served both as a sphere of influence for established schools and as a nurturing ground for new intellectual movements. While early schools such as Mu'tazila, Kharijites, Shi'a, Murji'a, and Jabriyya were influential here, the Ash'ari and Maturidi schools, which would form the two main branches of Ahl al-Sunnah, also began taking shape during this period. The Karramiyya school, which emerged in the 3rd/9th century in this rich intellectual environment, developed an original system of thought under the leadership of its founder Muhammad ibn Karrām (d. 255/869). Ibn Karrām, who was reportedly born in Zaranj of Sijistan around 190/806, received his initial education there before studying under prominent scholars of the time in Nīshābūr, such as Ahmad ibn Harb, Atīq ibn Muḥammad al-Ḥashrī, and Ahmad ibn al-Azhar al-Nīsābūrī, drawing attention both for his scholarship and ascetic lifestyle. Although the Karramiyya school was initially seen as a sub-branch of Murji'a, it evolved into a distinctive school with its unique theological and jurisprudential approaches. The school's most distinctive feature was its definition of faith as "verbal declaration" and its views on God's attributes. While Karramites were associated with Murji'a due to these views, they were also linked to Mujassima and Mushabbiha movements because of their approach to God's attributes. Their use of terms like "substance" and "body" in reference to God and their view that He makes contact with the throne were among their most debated positions.
The Karramiyya school also developed original views on prophethood and imamate. The school based prophethood on two innate attributes and considered it obligatory for God to send someone with these attributes as a prophet. Regarding the imamate, they based it on social consensus and argued that multiple imams could exist simultaneously, displaying an approach consistent with the political reality of their time. The school showed significant development especially in the 4th/10th century, continuing their educational activities through the khanqahs they established while contributing to the spread of Islam. These khanqahs, established in many cities including Herat, Samarkand, Jurjan, Juzjan, Farghana, and others, influenced both the emergence and institutionalization of tariqas and served as models for later madrasas. According to some sources, the number of khanqahs in the western part of the Islamic geography reached up to seven hundred.
After Ibn Karrām, the school developed a systematic theology with contributions from important figures like Ishaq ibn Mahmaşādh and Muhammad ibn Haytham. The conversion of about five thousand non-Muslims to Islam during Ishaq ibn Mahmaşādh's time and the Karrāmī population reaching twenty thousand in Nīshābūr demonstrates the school's influence. The Karramites received official support during the reigns of Amir Sebuktegin of the Ghaznavids and his son Sultān Mahmūd, gaining superiority over the Shāfi'ī Shafi'i- Ashʿarīs and Shīʿīs. However, the school began to lose power when Sultān Mahmūd withdrew his support in 402/1011-12 after learning about Abu Bakr ibn Mahmaşādh's anthropomorphic views. Following events in Nīshābūr and Bayhaq in 488 or 489 (1095 or 1096) that resulted in the death of the Karrāmī leader and the destruction of their madrasas, the school lost its influence in Nīshābūr. Nevertheless, the school continued its existence until the beginning of the seventh century Hijrī, maintaining educational activities through khanqahs until the Mongol invasion. The most important legacy of Karramiyya was their educational institutions and contributions to the Islamization process. Their flexible approach to faith facilitated the conversion of newly Muslim communities to Islam, while their khanqahs pioneered the institutionalization of both mystical and scholarly education. Although the school's own works have not survived to the present day, their original contributions to Islamic intellectual history demonstrate their significance. This article will examine the Karramiyya school's activities in the Khorasan region, their religious thoughts, and their contributions to the Islamization process of the region.
History of Sects Karramiyya Muhammad b. Karram Khorasan Transoxiana
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Mezhepleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 24 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.