Bu makale feminizmin yapı sonrasındaki düşüncelerle olan ilişkisini incelemektedir. Yapı sonrası düşünürler olarak kabul edilen
Foucault ve Derrida’nın yazıları özellikle kendi dönemlerindeki feminist çalışmalar üzerinde oldukça etkilidir. Aynı şekilde feminist
düşüncenin son zamanlardaki düşünsel hareketlerinde de bu etkileşimi görmek mümkündür. Yapı sonrası düşüncelerin ilgi odağında
soykütük ve yapıbozum yer alır. Feminizm için yapıbozumun dilin doğasını hedef alması, Batı metafiziğinde kadının ötekileştirildiği
ataerkil dil yapısını ortaya koymak ve kadın varlığını ön plana çıkarmak açısından önemlidir. Soykütük çalışmaları ise toplumsal
cinsiyet yasasının tarihselliğini göstermektedir. Ancak yasanın içinden onu aşmaya çalışan cinsiyet söylemi, yeni bir kimlik yasası
üretmekten kaçamaz. Feminizmin tarih içinde kadına yer açma girişimi, egemen bir bilgi söylemine bağlanmaktan kurtulamadığından
ötekileştirme işlemini sürdürür. Dolayısıyla feminizm açısından bu bağlamın ele alınması gerekmektedir
This paper examines the relationship between feminism and post-structuralist ideas. The writings of Foucault and Derrida, who are
considered post-structuralist thinkers, have a significant impact particularly on feminist studies of their time. Likewise, it is possible
to notice this interaction in the recent intellectual movements of feminist ideas. The focus of poststructuralist thoughts are
deconstruction and genealogy. For feminism, deconstruction’s targeting the nature of language is critical in terms of revealing the
patriarchal structure of language in which women are othering in Western metaphysics and featuring the existence of women
accordingly. As for genealogical studies they demonstrate the historicity of gender. However, the gender discourse which endeavors
to exceed the law from within it cannot run away from producing a new law of identity. Feminism’s attempt to make room for a
woman in history maintains the process of othering since it cannot get rid of being linked to dominant discourse of knowledge. Hence
this context needs to be addressed in terms of feminism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 4 Sayı: 1 |
ANADOLU AKADEMİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ / ANATOLIAN ACADEMY SOCIAL SCIENCES JOURNAL ISSN: 2667-5471