When we look at the general history of Turkish-Greek relations, we can see that disagreements dominate, but the 1930-1950 periods are excluded from this. Relations developed between these years and remained free from problems. The reason for this atmosphere is that the perception of external threats came from the same place for both countries in general. The similarity in conditions also led to the formation of common policies.
When we analyze the post-1950 Turkish-Greek relations, we see that the conditions bear the traces of the post-World War II conditions. Therefore, the established cooperation did not prevent the emergence of new problems. The emergence of the Cyprus problem in the 1950s caused tense relations between the two countries, which the US tried to prevent the most. Because the US, which did not want a rupture on the southern flank, could not agree to any situation that would benefit Moscow. The atmosphere of the 1960s led to the determination of Turkish-Greek relations on the basis of conflict and disagreement, problems that will continue to this day.In the 1960s, the impact of the Cyprus problem increased and many more problems were added to Turkish-Greek relations. In this period of softening international dynamics, the two countries in the Western bloc confronted each other over the Cyprus problem. Political and economic changes were observed in the domestic politics of both Turkey and Greece. Under the influence of economic aid from the US, both agricultural countries became capitalist. Politically, foreign policy has come to represent an area of increased public pressure. Especially the approaches of the governments in both countries to the Cyprus Problem are important at this point. From 1960 until the military operation in Cyprus, both countries experienced political turmoil with unstable coalitions and military coups. From this perspective, Turkey and Greece did not show much stability in their foreign policy decisions and experienced significant changes. Turkish-Greek relations developed with continuous foreign interventions until the 1974 Cyprus Military Operation, and the US, USSR, UN and the Non-Aligned Movement also participated in this problem. Since the years when the Cyprus Problem was addressed, very different qualities have shaped the relations. In this study, the strategic values of Cyprus for Turkey and Greece, the theses of Greece, the emergence of the Cyprus Problem and Turkey's turning the Cyprus issue into a state policy, the events that developed in Cyprus, the agreements and negotiations in Turkish-Greek relations within the Cyprus Problem, the events that prepared the Cyprus Peace Operation and the situation of both armies and the role of intelligence in Cyprus will be examined.
Türk-Yunan ilişkilerinin genel tarihine baktığımız zaman anlaşmazlıkların egemen olduğunu görebiliriz, fakat 1930-1950 dönemleri bunun haricinde tutulmuştur. İlişkiler bu yıllar arasında bir gelişme göstermiştir ve sorunlardan uzak kalmıştır. Bu atmosferin sebebini dış tehdit algılamalarının iki ülkeye de genel itibariyle aynı yerden gelmesi oluşturur. Koşullardaki benzerlik, ortak politikalar oluşmasına da sebebiyet vermiştir. 1950 sonrası Türk-Yunan ilişkilerini incelediğimiz zaman koşulları, İkinci Dünya Savaşı sonrası koşulların izlerini taşır. Bu yüzden kurulan iş birlikleri, bu yeni sorunların oluşmasını engellemedi. Fakat iki ülke de ulusal çıkarlarını Batı çıkarları ile bu dönemde özleştirmiştir. 1950’li yıllarda Kıbrıs sorunun ortaya çıkması iki ülke arasında gergin ilişkilere sebebiyet verirken, bunu en çok ABD engellemeye çalışmıştır. Zira güney kanadında bir kopma istemeyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Moskova’ya yarayacak hiçbir duruma razı gelemezdi. 1960’lı yılların atmosferi ise Türk-Yunan ilişkilerinin bugüne kadar sürecek olan sorunların çatışma ve anlaşmazlık temelinde belirlenmesine yol açmıştır. 1960’lı yıllarda Kıbrıs sorununun etkisi artmış ve Türk-Yunan ilişkilerine birçok sorun daha eklenmiştir. Uluslararası dinamiklerin de yumuşadığı bu dönemde, Batı bloku içinde iki ülke Kıbrıs sorunu nedeniyle karşı karşıya gelmiştir. Hem Türkiye Hem Yunanistan’ın iç politikasında siyasal ve ekonomik değişimler göze çarpar. ABD’den alınan ekonomik yardımların etkisiyle iki tarım ülkesinde de kapitalistleşme yaşanmıştır. Siyasal açıdan dış politika artık kamuoyu baskısının arttığı bir alanı temsil etmeye başlamıştır. Özellikle Kıbrıs Sorununa iki ülkedeki hükümetin yaklaşımları bu noktada önemlidir. 1960 yılından Kıbrıs Askeri Harekatı’na kadar geçen süre içinde iki ülkede de istikrarsız koalisyonlar dönemi ve askeri darbelerle siyasal çalkantılar yaşamıştır. Türkiye ve Yunanistan bu açıdan bakıldığından dış politika kararlarında da fazla istikrar gösterememişti ve önemli değişiklikler yaşamışlardır. Türk-Yunan ilişkileri 1974 Kıbrıs Askeri Harekâtına kadar olan süreçte sürekli dış müdahaleler ile gelişmiş bu soruna ABD, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), Birleşmiş Milletler (BM) ve Bağlantısızlar Hareketi de katılmıştır. Kıbrıs Sorununun ele alındığı yıllardan itibaren çok farklı nitelikler ilişkilere yön vermiştir. Bu çalışmada Kıbrıs’ın hem Türk hem Yunan tarafı açısından neden önemli olduğunu ve bu önemin iki ülkeyi nasıl karşı karşıya getirdiğini ve Kıbrıs sorununun iki ülke açısından uluslararası bir sorun hale nasıl geldiğini göreceğiz. Bu çalışmada Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan açısından stratejik değerleri, Yunanistan’ın tezleri, Kıbrıs Sorununun ortaya çıkması ve Türkiye’nin Kıbrıs meselesini devlet politikasına çevirmesi, Kıbrıs’ta gelişen olaylar, Kıbrıs Sorunu içinde Türk-Yunan ilişkilerinde anlaşmalar ve görüşmeler, Kıbrıs Barış Harekâtını hazırlayan olaylar, iki ordunun da durumları ve Kıbrıs’ta istihbaratın rolü incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dış Politikası |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 Sayı: 1 |
ANADOLU STRATEJİ DERGİSİ / JOURNAL OF ANATOLIAN STRATEGY e-ISSN: 2687-5721