İnsan, pratik ihtiyaçları için mekânda tezahür eden doğal zamanı gözlemleyerek ölçmüş ve ondan, sosyal yaşamını düzenlemeye yarayan ölçülü zamanı yani kronolojik zamanı üretmiştir. Farklı takvim sistemlerine dayalı olarak ortaya çıkan kronolojilerin ortak adı olan kronolojik zaman, takvimler arası çevrilebilir niteliğiyle nesnel bir yapıdadır. Buna karşın, zamanın olaylar bakımından değerlendirilmesi olan tarihsel zaman ise, kültür ve medeniyetlerin kendilik bilinci ve varlık anlayışlarına paralel yorumlandığından öznel bir yapı arz eder. Varlık ve zaman anlayışlarındaki farklılıklar, bakış açısının değişmesiyle birlikte bir medeniyetin kendi bünyesinde de görülebilir. Nitekim 18. yüzyılın sonlarından itibaren Batı’da meydana gelen perspektif değişimi, akabinde yeni bir zaman anlayışını ortaya çıkarmıştır. Batı hegemonyasıyla birlikte neredeyse tüm dünyaya yayılmış olan bu yeni (modern) zaman anlayışı, İslam medeniyetine mensup kültürler üzerinde de etkili olmuştur. Buna rağmen İslam medeniyeti, modernite etkisiyle büyük ölçüde terkedilen mebde’ ve meâda dayalı zaman anlayışına bağlı kalmış ve bu anlayışını dünya üzerindeki tek sâfî ay takvimi olan hicri takvimle yaşatmaya devam etmiştir. Çalışmada Türk-İslam kültürünün bu modern zaman anlayışı karşısındaki tutumuna yer verilmekte, akabinde söz konusu tutumun, güneş takvimlerinin de dikkate alındığı bir anlayışla tarihsel zamanda kendilik bilincini hedefleyen dönemlendirmelerle daha belirgin hale getirilmesinin gerekliliğine dikkat çekilmektedir.
Türk İslam Edebiyatı İslam medeniyeti Hicrî takvim Tarihsel zaman Çizgisel zaman Mebde’ ve meâd
Man has measured the natural time manifested in space for his practical needs through observation and has produced the measured time, that is, the chronological time which is used to organize his social life. Chronological time, which is the common name of chronologies based on different calendar systems, has an objective structure with its translatable nature between calendars. On the other hand, historical time, which is the evaluation of time in terms of events, has a subjective structure as it is interpreted in parallel with the self-consciousness and understanding of existence of cultures and civilizations. Differences in the understanding of existence and time can also be seen within a civilization itself with the change of perspective. As a matter of fact, the perspective change that took place in the West from the end of the 18th century onwards has subsequently revealed a new understanding of time. This new (modern) understanding of time, which has spread almost all over the world with the Western hegemony, has also been effective on cultures belonging to Islamic civilization. Nevertheless, the Islamic civilization has adhered to the understanding of time based on the mabda' wa ma'ad, which has been largely abandoned under the influence of modernity, and has continued to keep this understanding alive with the Hegira calendar, the only pure lunar calendar in the world. In this study, after dealing with the attitude of Turkish-Islamic culture towards this modern understanding of time, attention is drawn to the necessity of clarifying this attitude with periodizations targeting self-consciousness in historical time, with an understanding that also takes into account the solar calendars.
Turkish Islamic Literature Islamic civilisation Hegira calendar Historical time Linear time Mabda wa maad
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 25 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 10 Sayı: 2 |
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.