Öz
Yabancısermaye, Osmanlı İmparatorluğu’na 19. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren dışborçlanmalar ve sermaye yatırımlarıile girmişti. 1854’te Kırım
Savaşı’nıfinanse etmek amacıyla başlatılan borçlanma hareketi, beraberinde hızlı
bir sermaye transferini de getirmişti. Bu borçlanmaların doğal bir sonucu olarak ilk
önce bankacılık, daha sonra ise demiryolları, su, gaz, madencilik, sigortacılık gibi
sektörlere yabancısermaye yatırımıyapılmıştı. Sonuçta, I. Dünya Savaşıöncesi
Osmanlı İmparatorluğu’nda Fransız, Alman ve İngiliz sermayeleri egemen
olmuşlardı.
Avrupalıdevletlerin en fazla yatırım yaptığısektör olan demiryolları, Osmanlı
ekonomisi ve maliyesinin yabancısermayenin denetimine girmesinde, Osmanlıdış
borçlarının artmasında önemli rol oynamıştı. Osmanlıyöneticilerinin ise, demiryolu
ulaşım projelerinden ekonomik, mali, askeri ve siyasi beklentileri vardı. Bu
beklentiler, Osmanlıyöneticilerinin yabacısermaye anlayışınıyansıtıyordu. Diğer
yandan OsmanlıDevleti’nin borçlanma nedenleri de, onun yabancısermaye
anlayışının kavranmasıaçısından önemli verilerdi.
OsmanlıDevleti’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığınıkaybetmesinin ve
parçalanmasının nedenlerini çok iyi bilen Gazi Mustafa Kemal’in yabancısermaye
anlayışıfarklıydı. O, yabancısermayeye karşıdeğildi ve ülke kalkınmasıiçin gerekli
görüyordu. Ancak yeni Türk Devleti’nin geçmişte olduğu gibi yabancısermayenin
jandarmalığınıyapmayacağınıve ülkenin onun denetimine girmesine izin
verilmeyeceğini daha Lozan barışgörüşmelerinin kesintiye uğradığıdönemde ilan
etmişti. Borçlanma konusunda ise, Osmanlı’nın yaptığıgibi dışborçların israf
edilerek yeni borçlanmalara yol açmasına karşıydı. O, ülkenin kalkınması, üretimin
artması, halkın refahının sağlanmasıve gelir kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla
yapılacak borçlanmalara taraftardı. Atatürk döneminde gerçekleşen yabancı
sermaye hareketleri ve alınan dışkrediler, O’nun yabancısermaye anlayışını
yansıtan uygulamalardı.