This study evaluates the dystopic universe patterned on biopolitical framework of Claire Denis’ movie High Life (2018). It analyses the movie by Foucault’s concepts such as power, biopolitics, discipline, surveillance and punishment. The article investigates what kind of subjectivity is produced in the ship by various discipline and punishment techniques such as imprisonment, surveillance, sexual control, and spatial arrangement on the ship, applied to a group of criminals sent to space and whose survival depends on life support units. By evaluating how discourses about science, law and politics marginalize the prisoners’ bodies within the framework of an experiment in space, the consequences of these discourses that interrupt Western modernism are discussed. In this context, it is argued that the film can be seen as an example of a critical dystopia. In addition, it is questioned whether the film, which expresses the spread of power through power relations based on a hierarchical basis, mentions any resistance against domination practices and whether it contains a utopian hope.
Bu çalışmada, Foucault’nun iktidar, biyopolitika, disiplin, gözetim ve cezalandırma gibi kavramlarından yararlanılarak Claire Denis’in High Life (Yüksek Yaşam, 2018) filmindeki biyopolitik bir temele yaslanan distopik evren tasarımı ele alınmaktadır. Çalışmada, uzaya gönderilen ve hayatta kalmaları yaşam destek ünitelerine bağlı olan bir grup suçlu üzerinde uygulanan hapsetme, gözetim, cinselliğin denetimi gibi çeşitli disiplin ve cezalandırma tekniklerinin ve gemideki mekânsal düzenlemenin ne tür bir öznelliğe izin verdiği araştırılmaktadır. Bilim, hukuk ve siyasetle ilgili söylemlerin mahkûm bedenlerini uzayda yapılan bir deney çerçevesinde nasıl ötekileştirdiği değerlendirilerek, bu söylemlerin Batı modernizmini kesintiye uğratan sonuçları tartışılmaktadır. Bu kapsamda, filmin eleştirel bir distopya örneği olarak görülebileceği savunulmaktadır. Ayrıca iktidarın hiyerarşik bir temele yaslanan güç ilişkileri aracılığıyla yayılımını ifade eden filmin, tahakküm pratikleri karşısında herhangi bir direnişten bahsedip bahsetmediği, ütopik bir umut barındırıp barındırmadığı sorgulanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 14 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |