Göçebe hayatının olmazsa olmazı olan kilimler, dokuyucunun duygu ve düşüncelerini
yansıtan yanışları, boy ya da aşireti temsil
eden damgaları ile okunması gereken renkli bir mektup gibi okuyucusunu beklemekte,
içinde anlatacak çok şeyler barındırmaktadır.
Kompozisyonlarındaki renk ve yanışlarıyla
dokuyucusunun yüreğini yansıtırken aynı zamanda Türklerin asırlardır sürdürdüğü varoluş mücadelesinin en canlı örneği olma özelliğini de sürdürmektedir. Türk düz dokuma
yaygıları’ndan kilim hakkında pek çok bilim
adamının bulgu, bilgi ve eser üzerinde yapmış
olduğu araştırmalardan farklı olarak, bu bildiride, kilimin sadece kendisini oluşturan parçalardan ibaret olmadığı, aksine genel formu
(diktörtgen-kare) itibariyle başlı başına bir
“sembol” olduğu düşüncesi yorumlanacaktır.
Kilim, sadece, genel kompozisyonu oluşturan
üst üste bindirilmiş tertiplerin kaynaşmasından ve dokuma özelliğinden meydana gelmez.
Elbette bu özellikleri ve yanışları bakımından
da derin sembolik anlamlar içerir. Hatta kilimlerin, başlangıçta, dokunmadan evvel ve
dokunduktan sonra da bir takım ritüellerle
kutsandığı da bilinmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Kasım 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 8 |