Bu çalışmada kapsam olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından Ayasofya’nın avlusunda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar ele alınmıştır. İstanbul'da Bizans izlerine olan ilginin arttığı ve Ayasofya Camiin müzeleşme süreci yaşadığı bir dönemde başlayan bu kazılar neticesinde önemli buluntular ortaya çıkarılmıştır. Kazı ortamının oluşmasında, Bizans Enstitüsü'nün çalışmaları sonucunda mozaiklerin ortaya çıkarılarak Ayasofya'nın Doğu Roma kimliğine ışık tutulması etkili olmuştur. Yeni bir sürece girilmesine sebep olan mozaik keşiflerinin kattığı heyecan, Ayasofya hakkında tarihsel inceleme isteklerini artırmış ve sanat tarihçilerinin ilgilerini Ayasofya’nın üzerine toplamıştır. Dikkat çeken büyüklüğü ve tarihsel geçmişi göz önünde bulundurularak Ayasofya hakkında yapılacak tasarruf belirlenmeye çalışılırken abidelik vurgusu ön planda tutulmuş ve böylelikle bir müzeleşme süreci de yaşanmıştır. Kazıdaki buluntuların avluda teşhir edilmesiyle Ayasofya’nın müze kimliği de güçlendirilmiştir. Birbirini destekleyen tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreçte Türk basınının öncelikli gündemlerinden biri haline gelen Ayasofya, sıklıkla gazetelere konu olabilmiş ve bu gazete haberleri sayesinde avluda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar hakkında detaylara ulaşılabilmiştir. Bununla birlikte kazıdan çıkarılan sonuçlar 1941 yılında Alfons Maria Schneider tarafından Berlin'de yayınlanmıştır. Kazı alanına yönelik bazı tezler öne süren Schneider, Theodosius Ayasofya’sının giriş kısmını keşfettiğini iddia etmiştir.
Ayasofya Alman Arkeoloji Enstitüsü Alfons Maria Schneider Arkeoloji Müze
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 87 |