Mehmet Akif Ersoy, dönemin şartları sebebiyle sanat anlayışında
toplum faydasını esas alır. Söz konusu fayda, Akif’in sanatında
şuur öncelikli bir temel prensip üzerinden hareket eder.
Şuur, Akif’in hareket ve aksiyon öncelikli sanatkâr mizacının
vazgeçilmez parçasıdır. Şuurun üstünde olan şair, bu şuuru
toplumun emrine vermeye hazırdır. Cemiyeti tüm yönleriyle eserlerine
taşıyan Akif’in şiiri yanlışlıkları, problemleri ve çözüm
önerilerini barındırır. Çünkü Akif, yaşadığı devrin Osmanlı siyaseti
bakımından devirler öncesinden çıkıp gelen sorunlarıyla
baş başa kalır. Onun yaşadığı dönem tam da çoğu değerin
silinmeye başladığı bir sürece denk gelir. Akif kendi medeniyet
değerlerinin doğru İslâm inancıyla manevî yönden gelişeceğine
inanır, maddî kalkınma için ise Batı’nın tekniğini ithal etmeyi
önerir. Batı’yı çok iyi bilen bir aydın olarak onun ilerleme olgusuna
ilişkin kanaatleri, hazır, sistemsiz ve suni bir batılılaşma
programından farklıdır. Bu durum, modernleşme serüvenimizin
tartışma konusu olmakla beraber bir zihniyet probleminin
İslâm toplumu adına kaybolmak üzere olan kıymetleriyle de
yakından ilgilidir. Bu bağlamda Mehmet Akif’in şuur üzerinde
tutmaya çalıştığı şiir anlayışı da doğrudan toplumu sağaltmak
isteyen bir anlayışın takip etmesi gereken zihniyet ve medeniyet
koridorundan sapmadan tutarlı yürüyüşe denk gelişidir.
Buna karşın Batı’nın sosyal yönden yıkım içerisinde olduğunu
görerek kültürünü de Doğu toplumuna taşımak isteyen aydınları
eleştirmekten geri durmaz. Haliyle Akif, kendi toprağının
sesidir. Bu ses Batı kıymetleri karşısında kendini İslâm uygarlığında
probleme dönüştürür. Başka bir deyişle Akif’in eleştiri
odağındaki problemler kendi medeniyet çizgisinin sınırlarında
tartışmaya açıktır. Batı düşüncesi uzantılı yıkıcılık, onun bir
sanatkâr olarak içinde yer almadığı bir aydın bilincidir. İçinde
yaşadığı cemiyetin geri kalmışlığını, yanlış İslâm anlayışına ve
tembelliğe bağlayan Akif çalışmayı ve birlik beraberlik içerisinde
olmayı eserlerinde çözüm olarak sunar. Bu çalışmada;
şiir ve nesirlerinden istifade ile Akif’in Müslüman zihin faaliyetinin
meseleler karşısındaki reaksiyonu mevzu edilmeye
çalışılacaktır. İslâm uygarlığının tam duymaya ihtiyacı olduğu
bir zaman diliminde Akif’in sesiyle yerinden sarsılması, sadece
edebiyatın bir konusu değil; siyasî, sosyolojik ve kültürel
açıdan tarihsel dünyamıza çarpan bir şuur şairinin feryadı ve
yankısı durumundadır. Bu bağlamda mesajları da modern zamanlarda
aynı problem alanına çekilen İslâm dünyasının ortak
bir bilinci, kurucu bir hareket enerjisini Akif’le yeniden bulgulamanın
ümitleriyle doludur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 20 |
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.