Dîvâne
Mehmet Çelebi 15. yüzyılın ikinci yarısında, babasının şeyhlik yaptığı
Karahisar Mevlevihanesi’nde doğmuştur. Mevlâna’nın yedinci nesil
torunlarındandır. Mevlevilik tarikatının önemli bir temsilcisi olmasının
yanında tarikatın ikinci kurucusu olduğu söylenir. Aileden gelme Mevlevilik
anlayışıyla birlikte babası Bali Çelebi’nin vefatından bir yıl önce şeyhlik
makamına tayin edilmiştir.
“…Biliniz ki, kalpler
ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”[1] İlahi bir nefes olan
ruh, özünden uzaklaşınca mânevî boşluğa düşerken; özünü kavrayan mânevî
olgunluğa eren birey değersizlik kaygısı yaşamaz, yaşam amacı bellidir, sıkıntı
ve yokluğu umursamaz olumsuzlukta bile küllî hayır saklı olduğunu bilir[2], olay ve kişilere
takılmaz her şeyin İlahî tecelliden ibaret olduğunun bilincindedir, izafî
varlıklardan ve benliğinden sıyrılmış/kurtulmuş ve mutlak varlığı, “Bir”i idrak
etmiştir.işte tam bu noktada karşımıza Vahdet-i Vücûd kavramı çıkmaktadır.
Her ne kadar
başlangıcı XIII. yüzyıldan çok daha öncelerine dayandırılsa da olgunluk çağını
Muhyiddin İbn-i Arabî ve Sadrettin Konevî döneminde yaşayan “Vahdet-i Vücûd”
düşüncesi, asırlar boyu ilgi çekici
olması hasebiyle belki de hakkında en çok
tartışılan ve araştırma yapılan tasavvufî kavramlardan birisidir.
Dîvâne Mehmet Çelebi, içinde bulunduğu manevi yolculuk üzerine pek çok şiirler yazmıştır.
Şiirlerinde mutasavvıflarca benimsenmiş olan vahdet-i vücûd anlayışı üzerine
de durmuştur. Varlığın birliği anlamına gelen bu düşünce; Tanrı, insan ve
canlı- cansız tüm varlıklar üzerine kuruludur. Yaratılanın, yaratandan farksız
olmadığı gibi her şey O’ndan bir parçadır.
Bu çalışmada Sultan Dîvânî’nin Vahdet-i
Vücûd anlayışı üzerine yazdığı şiirleri incelenecektir.
Dîvâne Mehmet Çelebi Mevlevilik Tarikatı Vahdet-i Vücûd Afyon Mevlevihanesi Şiir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 7 |