Şehirler, kültür birikimi olan, sürekli yenilerinin eklendiği, devinim halinde, orada yaşayanların her türlü ihtiyaçlarına hızlı karşılık bulabileceği; kısacası yaşam sürmenin en kolay ya da hızlı erişilebilecek yerleridir. Heykel, geniş kitlelerle en kolay şehir mekanlarında iletişim olanakları bulabilmektedir. Sanatçılar heykellerini sadece atölyede ve müzelerde görmekle yetinmediklerinde, dış mekana çıkararak şehir ortamında insanlarla paylaşmak istemişlerdir. Meydanlara ya da binaların cephelerine yerleştirerek o şehrin görünümüne anlam katmışlardır. Yapılan heykeller, bazen şehrin simgesi olmuş, bazen gelişimine katkı sağlamış ve insan yaşamının ayrılmaz parçası olmuştur. Başlangıçta sanatçının duygu ve düşüncelerini anlatsa da artık şehirlerin dili ve onu anlamlaştıran estetik objeleri olmuşlar, hayatlara ve zamana tanıklık etmişlerdir. Çalışma “nitel araştırma” yöntemi ile gerçekleştirilmiş ve toplanan veriler “betimsel analiz” yöntemiyle çözümlenerek sonuca gidilmiştir.
Possessing a cultural accumulation which is also expanding with time, being in constant motion and having the ability to quickly provide the needs of the population, cities are the easiest or most accessible places to live. Sculptures can find the easiest opportunity to communicate with large audiences in city squares. When the artists are not content seeing their artworks only in workshops and museums, they expand to outer venues and share their artwork with people in the city environment. They add meaning to the city’s overall outlook by placing them in squares or in front of buildings. Created sculptures sometimes became the city’s symbol, sometimes contributed the development of the city and became an undisputed part of the people’s lives. Although they expressed the artist’s emotions and thoughts at first, now they became the aesthetic objects that give cities their identities, and languages of the cities and witnessed many lives and the passage of time. The study is undertaken according to “qualitative research” and the collected data are analyzed according to “descriptive analysis” to reach conclusions.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 12 |