Love, which is the reason for the creation of the universe, has been manifested in the image of the lover, who has been a source of inspiration in the poems of poets for centuries. It has been seen that there are poets who interpret love in different ways, both human and metaphorical, in Turkish literature. While divine love is the main subject of masnavis and ghazals in classical Turkish literature, the connotations of human love become the main material of poems in modern Turkish literature. The effect of modernism on people has caused a break from traditional Turkish poetry over time. The laws of love, which describe the state of the lover in the understanding of classical poetry, leave their place to images created by using closed meaning expressions in Turkish literature in the following periods. While the poet is describing his love, he begins to tell his meaning with the love he feels for the lover who exists in real life. Sezai Karakoç, who blends the traces of tradition in a different way with his understanding of modern poetry, has brought a different perspective to Turkish literature with his poem Monna Rosa. Karakoç's poem Monna Rosa, which he wrote in order to react to the understanding of modern poetry with his identity as a traditional poet, aroused resonance both in terms of content and form in the period when it was written and afterwards. The poet, who used the rose motif in classical poetry together with the fashion of writing acrostic poetry in modern poetry, discussed the states of love from a new perspective. The imaginative features of modern poetry are blended with the elements of tradition, and love is treated as a secret hidden behind a woman's initials. In the first text of this study, after examining how love is handled in Classical Turkish literature and folk narratives, the traditional traces of love in Modern Turkish Literature and Monna Rosa poetry are examined in the second text.
Kâinatın yaratılış sebebi olan aşk asırlarca şairlerin şiirlerinde ilham kaynağı olan sevgilinin suretinde tecelli etmiştir. Türk Edebiyatında aşkı beşerî ve mecâzi olarak farklı şekillerde yorumlayan şairlerin olduğu görülür. Modernizm’in insanların üzerindeki etkisi zamanla geleneksel Türk şiirinden kopuşlara neden olmuştur. Klasik Türk edebiyatında ilahi aşk mesnevilerin ve gazellerin başlıca konusu olurken Modern Türk edebiyatında beşerî aşkın uyandırdığı çağrışımlar şiirlerin ana malzemesi hâline gelmiştir. Klasik şiir anlayışında âşığın hâlini anlatan muhabbet kanunları Türk edebiyatının sonraki dönemlerinde yerini kapalı anlam ifadeleri kullanılarak oluşturulan imgelere bırakmıştır. Şair gerçek hayatta var olan sevgilisine duyduğu aşkı yazdığı şiirlerle meramını anlatmaya başlar. Modern şiir anlayışı ile geleneğin izlerini bir arada harmanlayan Sezai Karakoç Monna Rosa şiiri ile Türk edebiyatına farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Karakoç’un geleneğe bağlı şair kimliği ile Modern şiir anlayışına tepki göstermek amacıyla kaleme aldığı Monna Rosa şiiri yapısı ve muhtevası itibarıyla yazıldığı dönemde yankı uyandırmıştır. Klasik şiirde kalıplamış olan gül motifi ile modern şiirde akrostiş şiir yazma modasını bir arada kullanan şair yeni bir perspektiften aşkın hâllerini işlemiştir. Modern şiirin imgesel özellikleri geleneğin unsurları ile harmanlanmış ve aşk bir kadının baş harflerinin arkasına saklanan bir sır olarak işlenmiştir.
Bu çalışmanın birinci metninde Klasik Türk edebiyatında ve halk anlatılarında aşkın nasıl ele alındığı araştırıldıktan sonra ikinci ise metninde Modern Türk edebiyatında ve Monna Rosa şiirinde aşkın geleneksel izleri irdelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 26 |
Asya Studies dergisinde yer alan eserler Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.