Bu makale, İsviçre, Fransa ve Türkiye’nin COVID-19 sürecindeki yönetim modellerini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Katılımcı demokrasi, teknokrasi ve hibrit yönetişim sistemlerinin ekonomik performans ve halk sağlığı üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Gerçek GSYİH büyümesi ve ölüm oranlarına ilişkin nicel veriler, karar alma mekanizmaları ve kamu iletişimi gibi nitel unsurlarla birleştirilmiştir. Bulgular, şeffaflık ve halkın katılımını önceleyen kapsayıcı yönetişim biçimlerinin, özellikle İsviçre ve Türkiye örneklerinde, daha başarılı sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Fransa’nın merkeziyetçi ve teknokratik yaklaşımı ise daha yüksek ölüm oranları ve daha yavaş ekonomik toparlanma ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışma, gelecekteki krizlere yönelik politika yapımında katılımcı mekanizmaların rolüne dikkat çekmekte; katılımcı yönetişimin kriz dönemlerinde
dayanıklılığı ve yönetsel meşruiyeti artırdığı yönünde bir öneride bulunmaktadır. Bu makale, COVID-19 krizi sırasında katılımcı, teknokratik ve hibrit yönetişim modellerinin kamu güveni, meşruiyet ve uyum üzerindeki etkilerini karşılaştırarak mevcut literatüre katkı sağlamaktadır. Bu makale, İsviçre'nin katılımcı modelinin sunduğu gibi, demokratik katılımın kriz dönemlerinde toplumsal güveni ve uyumu nasıl artırdığını gösteriyor. Teknokrasinin hızına karşın, uzun vadeli meşruiyet için kapsayıcılığın elzem olduğu vurgulanmaktadır.
Katılımcı yönetişim doğrudan demokrasi teknokrasi COVID-19 pandemisi İsviçre Türkiye
This paper examines how different governance models-participatory democracy, technocracy, and hybrid systems-shaped pandemic responses in Switzerland, France, and Türkiye. Using a comparative case study approach, we analyze economic performance and COVID-19 mortality rates from 2019 to 2024. The findings suggest that inclusive and communicative governance-particularly Switzerland’s participatory model and Türkiye’s hybrid approach-achieved better public health and economic outcomes than France’s centralized technocratic response. This study offers evidence-based recommendations for enhancing resilience in future crises. It underscores the importance of aligning governance with public trust and suggests that participatory governance can provide resilience and legitimacy in times of crisis. This article contributes to the existing literature by comparing how participatory, technocratic, and hybrid governance models shaped public trust,
legitimacy, and compliance during the COVID-19 crisis. This approach provided crucial social
stability and avoided the intense polarization seen elsewhere. The findings offer evidence
based recommendations for enhancing resilience in future crises.
direct-democracy technocracy COVID-19 Switzerland Türkiye France
No ethical breach
None
My family
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 13 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 28 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 14 Ocak 2025 |
| Kabul Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 29 Sayı: 4 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License