Türkiye-İran sınırı, Ortadoğu’nun en istikrarlı siyasi sınırlarından
birisidir. Karlofça Antlaşması’ndan buyana, küçük değişiklikler dışında, yaklaşık
370 yıldır hemen hemen aynı şeklini koruyan sınır, yükseltisi yer yer 3000 metreyi
aşan dağlık bir alandan geçmektedir. Sınır bölgesinin coğrafi yapısı, burada sınır
güvenliği ve alan hâkimiyetini zorlaştırsa da sınırın siyasi istikrarında önemli bir
rol oynamaktadır.
Sınırın dağlık ve kontrolünün zor olması, doğal olarak beraberinde bir
takım yasadışı faaliyetlere de zemin hazırlamaktadır. Her yıl onbinlerce insan ve
tonlarca uyuşturucu madde, ülkemize bu bölgeden sokularak Avrupa ülkelerine
taşınmaktadır. Ayrıca, Sınır hem İran, hem de Türkiye’nin iç piyasasında tüketilen,
başta akaryakıt olmak üzere, tekstil, elektronik eşya, tarımsal ilaç, gıda ve tekel
ürünleri gibi çeşitli malların yasadışı ticaretine sahne olmaktadır. Bu durum,
bölgede geleneksel ekonomik yapıyı oluşturan hayvancılık ve tarımın yanı sıra,
üçüncü bir sektörün (kaçakçılığın) de doğmasına neden olmuştur. Son yıllarda,
kaçakçılık ve onun getirdiği refahla birlikte köylerin nüfusundan, evlerinin yapı
malzemesi ve dizaynına, insanların yaşam ve tüketim alışkanlıklarından, kültürel
gelişimlerine kadar bir dizi alanda değişmeler yaşanmaya başlanmıştır.
Büyük ölçüde arazi çalışmasına dayanan bu araştırmada, Türkiye İran
sınırının bölge içerisindeki konumu, hukuki durumu ve coğrafi yapısı ile coğrafi
yapıya bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar incelenmiştir. Ayrıca, İran sınırında yer
alan ilçe ve sınır köylerimizin ekonomik, sağlık, eğitim, ulaşım ve güvenlik gibi
temel sorunları analitik yöntemle değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Mart 2011 |
Gönderilme Tarihi | 4 Mart 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 13 Sayı: 19 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License