Her sanat eseri ortaya çıktığı zamanın, mekânın ve sanatçısının sembolü olma özelliğini taşırken, kimi sanatçılar
resimlerinin temel dilini de bu sembolik göstergeler üzerinden kurgulamışlardır. Bu resimlerde sembolik imgeler, bilinçaltı,
bilinçdışı ve çocukluğa dair yaşanmış anılar ile önemli yer tutarlar. Sembollerin, çocukluğun ilk dönemlerinde ve ilkel topluluklar
tarafından da kullanılan anlatım biçimleri olmaları, bu göstergelerin önemli birer iletişim aracı olduğunu da göstermektedir.
Resimlerde kullanılan semboller, çalışmayı ortaya çıkaran kişinin kendisi ve çevresiyle özel bağlar kurmaktadır.
Sanatçı için aynı zamanda önemli bir iletişim aracı olma özelliğini taşıyan sembolik imgeler, doğrudan algılanan nesnelerden
farklı olarak, bireyin yaşam sürecinde belli olaylara tanıklık etmiştir ve imge olmalarına karşın, nesnenin aslı ile özdeş
değillerdir. Sanatçının seçtiği nesneler belli bir duyguya, yaşanmışlığa ve fikre karşılık gelen anlamıyla resim içinde sistemli
olarak yeniden üretildiklerinde sembollere dönüşürler. Böylelikle dış kaynaklardan arınmış sembol imge, resmi oluşturan
duygu ve düşüncenin etkin bir aracı durumuna gelir
Birincil Dil | tr; en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ağustos 2010 |
Gönderilme Tarihi | 24 Ağustos 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Sayı: 15 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.