Ölüm, yaşayan tüm organizmaların
paylaştığı evrensel bir gerçektir. Korkutucu
ama kaçınılmaz bir olaydır. Kişi ölümün
kaçınılmaz olduğunun bilincindedir.
Bilemediği şey ise, ölümün nasıl ve ne
zaman olacağıdır. Bu nedenledir ki ölüm,
korkulan ve hakkında konuşulmasından
kaçınılan bir kavramdır.
Ölümün anlamı, yaşamın farklı
dönemlerine ve kişisel deneyimlere göre
değişik biçimde algılanır. Okul öncesi
çocukta ölümle ilgili belirgin bir kavram
gelişmediğinden, onun için korkulacak tek
şey, ana babasından ayrılma tehdididir.
İlkokul çağında ve daha sonraki yıllarda
ergen için ölüm, gelişmekte olan ilişkilerini
ve kimlik gelişimini engelleyecek bir durum
olarak algılanır. Yetişkin için ölüm,
kendisini zevk ve sorumluluktan alıkoyan,
benliğine indirilen bir darbe ve haksızlık
olarak görülür. Verimli bir yaşam geçiren
yaşlılar ise ölümü, uzun bir yaşamın “doğal
sonu” olarak karşılar. Ölüme en yakın
bireyler olarak algılanan yaşlılara yönelik
hemşirelik bakımı, özel bir öneme sahiptir.
Hemşireler yaşlı birey ve ailesinin ölüm
korkusunu ele almada, ölüme
hazırlanmasında ve ölümü kabul etmesinde
önemli rol oynamalıdırlar.
Birincil Dil | tr; en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Şubat 2010 |
Gönderilme Tarihi | 18 Şubat 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 9 Sayı: 4 |
Dergimiz 2019 dan itibaren EBSCO CINAHL Database'de listelenmektedir.
Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.