Öz
Türk dili tarihî süreç içerisinde toplumsal hayattaki değişme ve gelişmelere paralel olarak farklı coğrafyalara yayılmış, yeni coğrafyalarda farklı kültürlerle temas ve ihtiyaçlar doğrultusunda birtakım değişimler geçirmiştir. Bu değişimler hem gramer unsurlarında hem de söz varlığında meydana gelmiştir. Dilin söz varlığındaki unsurlardan bazıları zaman içinde ses, şekil veya anlam özellikleri açısından farklılaşarak varlığını devam ettirirken, bazıları yazı dilinin/standart dilin çevrim alanının tamamen dışına çıkmıştır fakat bu kelimeler yazı dilinin çevrim/kullanım alanının dışına çıksa da sözlü kültür ürünlerinde eski şekil ve anlamıyla canlılığını sürdürebilmektedir. Bu amaçla kökleri çok eskilere uzanan, yazı dilinde kullanımdan düşmüş, sözlü kültür ürünlerinin en eskilerinden olan ninnilerde hayatiyetini devam ettiren “eski kelimeler” ele alınmıştır.
Çalışmada başta Amil Çelebioğlu’nun Türk Ninniler Hazinesi eseri olmak üzere türle ilgili önemli eserler taranmış ve TDK’nin Türkçe Sözlük’ü esas alınarak kullanımdan düşmüş olan “eski kelimeler” belirlenmiştir. Neticede ninnilerde geçen, bugün yazı dilinde unutulmuş 24 tanesi fiil, 22 tanesi isim, 5 tanesi sıfat, 6 tanesi zarf 1 tanesi ünlem olarak kullanılan 58 kelime tespit edilmiştir. Bunlar içerisinde doğrudan çocuğu karşılayanlar: “bala, çağa, kızan”; bebeğin beslenmesi ve bakımıyla ilgili olanlar: “belek, belemek, belertmek, soğulmak, taya”; tuvalet bakımıyla ilgili olan: “höllük”; bebeği uyutma ritüeliyle ilgili olanlar: “ırgalamak, üğrülemek”; bu kelimelerden kökleri Eski Türkçe dönemine (Göktürkçe, Uygurca) kadar uzananlar: “ağmak, bulak, eğin, gözgü, günü, höllük, ıramak, karımak, yarılgamak, yozmak, yumak, yüğrük”; alıntı olanlar Farsça “kelep, taya” ve Moğolca “dulda”dır.
Abstract
The Turkish language has spread to different geographies in parallel with the changes and developments in social life in the historical process and has undergone some changes in the new geographies in line with the needs of society and contacts with different cultures. These changes occurred both in grammatical elements and vocabulary. Some of the elements in the vocabulary of the language continue to exist by differentiating in terms of phonetic, morphology or meaning characteristics, while others have been completely out of the use of written language. However, even though these words go beyond the usage area of written language, they can survive in their old form and meaning in oral culture products. For this purpose, the “old words”, whose roots go back to ancient times, have fallen out of use in written language, but which continue to survive in lullabies, one of the oldest products of oral culture, are discussed.
In this study, important works related to the species, especially Amil Çelebioğlu’s Treasure of Turkish Lullabies were searched and the “old words” which were dropped from the Turkish Dictionary of TDK were determined. As a result, in the lullabies, forgotten in the written language today, 24 verbs, 22 nouns, 5 adjectives, 6 adverbs, 1 exclamation were used as 58 words were identified. Among these are the words that directly meet the child :“bala, çağa, kızan”;related to the feeding and care of the baby: “belek, belemek, belertmek, soğulmak, taya”; toilet care related to the scourge: “höllük”; those related to the habit of sleeping the baby are the words: “ırgalamak and üğrelemek”. It’s roots go back to the Old Turkish period (Gokturk, Uighur): “ağmak, bulak, eğin, gözgü, günü, höllük, ıramak, karımak, yarılgamak, yozmak, yumak, yüğrük”; cited words are Persian: “kelep, taya” and Mongolian “dulda”.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 68 |