Dünya yüzeyinin yaklaşık %80’i sularla kaplı iken bunun %97’sini ise denizler ve okyanuslar oluşturmaktadır. Dolayısıyla anakara üzerinde kurulan siyasi bir teşekkül, deniz üstündeki egemenlikle perçinleşmedikçe uzun süreli ve dinamik bir hâkimiyet hiyerarşisi kurması mümkün değildir. Tarih bunun birçok örneği ile doludur. Deniz kuvvetlerinin varlığı hem savunma hem de saldırı bakımından hayati bir öneme sahip iken bu sayede oluşturulan güvenli saha ile birlikte ülke ekonomisini ihya edecek sürekliliği olan büyük bir iktisadî gelirinde önü açılmaktadır. İnceleyeceğimiz dönem olan İslâm tarihi de bu teoremin önemli referanslarından birini meydana getirmektedir. Zira Hz. Ömer döneminde fethedilen 2,251, 030 km² alandaki 1036 şehir ile birlikte İslâm coğrafyası İran, Irak, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan, el-Cezîre, Mısır ve Libya’nın da dâhil olduğu çok geniş bir alana ve alternatifler sunan çeşitli suyolları bağlantı hatlarına erişim sağlamıştı. Ancak bu durum olumlu sonuçların yanı sıra olumsuz bazı gelişmelere de zemin hazırlıyordu. Bu suyollarının bağlantı hatları sayesinde fethedilen bölgeler arasında ve fethedilecek yeni bölgelere yönelik olarak askerî ve ticari açıdan büyük kazançlar sağlayacak muazzam bir potansiyel ortaya çıkmıştı. Öte yandan tamamen kara kuvvetleri şeklinde organize olan ve donanması bulunmayan İslâm ordusunun denizden gelecek olası saldırılara karşı dirençli bir savunma mekanizması oluşturması ve bu saldırılara karşı caydırıcı bir etki yaratması ya da püskürtmesi ise mümkün görünmüyordu. Bu gelişmeler ışığında hem ortaya çıkan potansiyelden istifade etmek hem de fethedilen toprakları elde tutmak için bir donanmaya sahip olmak kaçınılmaz hale geliyordu. Devlet teşekkülünün çok yeni olması, Müslümanların deniz kuvvetleri konusundaki deneyimsizliği ve donanma endüstrisinin eksikliği gibi mevcut etkenlere rağmen bu zaruri ihtiyacın giderilmesi daha baskın hale gelecekti. Devletin kurulmasından kısa bir süre sonra ise bu arzularını gerçekleştirmiş olacaklardı. Peki, ama çöl ikliminin hâkim olduğu bir coğrafya kültüründen gelen Arap fatihlerin bir donanma vücuda getirecek kadar politik bir olgunluğa erişmiş olmalarının altında hangi ana faktörler etkin olmuştu, bu faktörlerin siyasi, idari, sosyal, askeri ve iktisadi alt yapıları nasıl gelişmişti ve bu hususta Hz. Osman’ın nasıl bir rolü olmuştu? Çalışmamızda bu soruları irdelemeye ve cevaplarını bulmaya çalışacağız.
Approximately 80% of the Earth's surface is covered with water, while 97% of this is composed of seas and oceans. Therefore, it is not possible to establish a long-term and dynamic hierarchy of sovereignty unless a political institution established on the mainland rivets with sovereignty over the sea. History is full of many examples. While the presence of the navy is of vital importance both in defense and attack, this way paves the way for a great economic income with the continuity to enliven the country's economy with the secure field established. Islamic history, which is the period we will examine, constitutes one of the important references of this theorem. Because Along with 1036 cities in an area of 2,251, 030 km² conquered by Omar, the Islamic geography has a wide range of alternatives, including Iran, Iraq, Azerbaijan, Armenia, Georgia, Syria, Palestine, Jordan, Lebanon, Al-Jazeera, Egypt and Libya. Offering access to various waterways connecting lines. However, this situation paved the way for some negative developments as well as positive results. Thanks to the connection lines of these waterways, there was a tremendous potential between the conquered regions and the new regions to be conquered, which would yield huge military and commercial gains. On the other hand, it was not possible for the Islamic army, which was completely organized in the form of land forces and had no navy, to create a defense mechanism against possible attacks from the sea and to create a deterrent effect against these attacks or to repel them. In the light of these developments, it became inevitable to have a fleet both to take advantage of the potential and to hold the conquered lands. Despite the fact that the state was very new, Muslims' inexperience in naval forces and the lack of navy industry, this necessity would be more dominant. Shortly after the establishment of the state, they would fulfill their desires. However, what major factors were effective under the fact that the Arab conquerors from a geographic culture dominated by desert climate had reached a political maturity enough to bring a navy to the body, how the political, administrative, social, military and economic infrastructure of these factors developed and what role did Uthman play? In our study, we will try to examine these questions and find their answers.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 69 |