Kalām scholars have described the concept of “miracle” in two different ways. In the first of these, the miracle is described as "the wonderful event that occurs in the hands of the person who claims to be a prophet to prove his truth". According to the second definition, a miracle is the name given to “extraordinary events, created by Allah, in the hands of a person claiming to be a prophet, at a time when he is challenging the deniers, in a way that confirms himself, and which others cannot replicate”. As it can be understood from the definitions, the word "miracle" generally is referred to "sensual miracles". In fact, since the fourth century, when the term "miracle" began to appear in kalām texts, there have been discussions on the basis of whether the prophet Muḥammad had emotional miracles. In fact, based on the examples of emotional miracles of past prophets included in the Qurʾān, the issue has sometimes been brought to the level of competing the emotional miracles of prophets with each other. The miracle example that has been neglected, overlooked or not valued enough in the past and today at the stage of all this discussion - in our opinion, the most important and visible today, appreciated by all friends, enemies, and fair-minded people - is the ability of the prophet Muḥammad to transform people in the whole religious and political sphere. Moreover, such examples of miracles exhibited by the prophet Muḥammad were experienced at some point in the past and were not lost in the passages of history by completing his mission. On the contrary, this transformation process will continue to maintain its exemplary and perform its function in the time periods that will continue today and until the apocalypse, as it was in the era of bliss and after, with the substitution of prophetic principles. It is an undeniable fact that the prophet Muḥammad had an extraordinary success in being emblazoned and elevating the society he lived in, individually and socially, in many political areas, especially in the Battle of Badr and the Hudaybiya Treaty. The fact that his achievements never distract him from his main goal, his life centered on oneness, and that he maintains the quality of a "servant who gives thanks to his God" at the end of the day, are the biggest indicators of his personal perfection and being the addressee of revelation. The most important motive that led Western scientists like John William Draper (d. 1882) to make such statements is undoubtedly that unique transforming ability of the prophet Muḥammad we mentioned: “Of all men, the person who had the most influence on the human race is the person born in Mecca, Arabia, four years after the death of Justinian. Being the spiritual and religious leader of many empires, directing the daily life of one-third of the human race, is perhaps the proof that the title of 'Messenger of God' is real.” This article titled "The Prophet's Ability to Transform People as an Example of a Miracle", aims to reveal ability of the Last Messenger, who has vital importance for the rise and exaltation of the Muslim society on its own axis, and who is extremely valuable and guiding in terms of directing the philosophy of life of today's people, to transform society and humanity within the framework of his identity as the addressee of revelation and his tawḥīd-oriented life.
Kalām Tawḥīd Nubuvvāt Miracle Prophet Muḥammad Transformation
Kelâm âlimleri “mûcize” kavramını iki farklı şekilde tarif etmişlerdir. Bunlardan ilkinde mûcize “Peygamber olduğunu ileri süren kimsenin elinde, onun doğruluğunu kanıtlamak için meydana gelen hârikulâde olay” şeklinde tanımlanmıştır. İkinci tarife göre ise mûcize: “Peygamberlik iddia eden bir zâtın elinde, inkârcılara meydan okuduğu bir sırada, kendisini doğrular mâhiyette, başkalarının benzerini yapamadıkları, Allah tarafından yaratılan, olağanüstü olay”lara verilen addır. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere “mûcize” kelimesiyle genel olarak “hissî mûcize”lere işaret edilmektedir. Zaten erken dönemden itibaren görünür olmaya başlayan İcazu’l-Kur’ân çalışmalarını dışarıda tutarsak “mûcize” teriminin kelâmî metinlerde yer almaya başladığı IV. yy. dan itibaren genelde Hz. Peygamber’in (sav) hissî mucizelerinin bulunup bulunmağı temelinde tartışmalar yaşanmıştır. Hatta Kur’ân’da yer verilen geçmiş peygamberlere ait hissî mucize örneklerinden hareketle mesele zaman zaman peygamberlerin hissî mucizelerinin birbiriyle yarıştırılması boyutuna kadar taşınmıştır. Tüm bu tartışma safahatında geçmişte ve günümüzde ihmal edilen, gözden kaçırılan ya da yeteri kadar değer verilmeyen -bizce en önemli ve bugün de gözle görülür, dost, düşman, insaf sahibi herkesin takdirle karşıladığı- mûcize örneği ise Hz. Peygamber’in topyekûn dinî ve siyasî alanda sergilediği insanları dönüştürme kabiliyetidir. Kaldı ki Hz. Peygamber’in bu türden sergilediği mûcize örnekleri geçmişte bir noktada yaşanmış ve misyonunu tamamlayarak tarihin dehlizlerinde kaybolmuş da değildir. Aksine bu dönüştürme ameliyesi nebevî prensiplerin ikâmesi ile asr-ı saâdette ve sonrasında olduğu gibi günümüzde ve kıyamete kadar devam edecek olan zaman dilimlerinde de örnekliğini sürdürmeye ve fonksiyonunu icra etmeye devam edecektir. Hz. Peygamber’in başta Bedir Savaşı ve Hudeybiye Antlaşması olmak üzere birçok siyasî alanda yine bireysel ve toplumsal olarak içinde yaşadığı toplumun yüceltilip yükseltilmesinde olağanüstü bir başarı sağladığı yadsınamaz bir gerçektir. Elde ettiği başarıların kendisini hiçbir şekilde asıl hedefinden, tevhid merkezli yaşantısından uzaklaştırmaması, günün sonunda yine “rabbine şükreden bir kul” vasfını koruması onun şahsî kemâlinin ve vahye muhatap oluşunun en büyük göstergelerindendir. John William Draper (ö. 1882) gibi Batılı bilim insanlarına şu türden cümleleri kurduran en mühim sâik de kuşkusuz Hz. Peygamber’in sözünü ettiğimiz o eşsiz dönüştürme kabiliyetidir: “Tüm insanlar arasında, insan ırkına en fazla tesir eden kişi, Justinianus'un (ö. 565) ölümünden dört yıl sonra Mekke’de, Arabistan'da doğan kişidir. Pek çok imparatorluğun manevî ve dinî lideri olmak, insan ırkının üçte birinin günlük hayatını yönlendirmek, belki de ‘Allah'ın Elçisi’ unvanının gerçek olduğunun delilidir.” İşte “Bir Mûcize Örneği Olarak Hz. Peygamber’in İnsanları Dönüştürme Kabiliyeti” başlığını taşıyan bu makale, Müslüman toplumun kendi ekseninde yükselmesi ve yücelmesi adına hayatî önemi hâiz, günümüz insanının hayat felsefesine yön vermesi açısından da son derece kıymetli ve yol gösterici olan Son Elçi’nin bireyi, toplumu ve insanlığı dönüştürme kabiliyetini onun vahye muhatap kimliği ve tevhid eksenli hayatı çerçevesinde ortaya koymayı hedeflemektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.