İlkokuldan üniversiteye değin bütün okul programları içinde okuma en önemli yeri oluşturur. Aynı zamanda günlük yaşama ayak uydurabilmek de iyi bir okumayı gerektirir. Okul yaşamında herhangi bir dersteki başarısızlık o dersin gerektirdiği özel yeteneğin yanısıra, okumanın zayıf olmasından .ileri gelmektedir (Cronbach, 1963). Yalnız okul yaşamında değil, iş ve bilim alanında da okumada yeteneklilik söz konusudur. Kişinin okumada kazanvdığı beceriler^ onun gerek okuldaki, gerekse okul dışındaki -başarısım, bunun yanında çevresine uyumunu belirleyen etkenlerdir (Tekin, 1979). ilkokuldan yüksek okullara değin yürütülen Türkçe derslerinin belirlenen okuma hedefini öğrencilere kazandırması beklenir. Ne varki bu konuda varolan gözlem ve incelemeler beklentinin gerçekleşmediği yolundadır. Tekin’in (1979) yüksek öğretim kurumlarında yapmış olduğu araştırmasında, yüksek öğretime gelen öğrencilerin “okuduğunu anlama gücü ile”, “yazık anlatım becerisi”ni yeterli düzeyde kazanamadıkları sonucuna varılması bu görüşü doğrulamaktadır. Öte yandan, kişiler okuma yazma becerisini kazanmış bile olsalar, bu temel beceri ancak sürekli işletildiği, geliştirildiği zaman bir değer taşır. Bir başka deyişle, bu temel okuma yazma becerisi üstüne bir okuma akşkanlığının kurulabilmesi ve kişinin okuduğunu kendi sözleriyle anlatabilmesi gerekir (Lawrance, 1982). Bu nedenle ilkokul yıllarında kazandırılan temel okuma becerisi sürekli bir alışkanhğa dönüştürülmeli, daha sonra ise bu okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarkğı geliştirici eleştirel bir yöntem kazandırılmalıdır (Özdemir, 1988).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alan Eğitimleri |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 1989 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1989 Cilt: 22 Sayı: 2 |
AUEBFD'nin tüm İçerikleri Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License kuralları çerçevesinde lisanslanmaktadır.
AUEBFD CC BY-NC-ND 4.0 lisansını kullanmaktadır.