Nöroteknoloji alanında son yıllarda yaşanan büyük gelişmeler, insan beynindeki verilere erişme, bu verileri toplama ve işleme konusunda önemli olanaklar sunmaktadır. Özellikle fonksiyonel manyetik rezonans tekniği gibi beyin görüntüleme tekniklerinin kullanımıyla, insan beynine herhangi bir müdahalede bulunmaksızın beyin aktivitelerinin görüntülenmesi ve kaydedilmesi mümkün hale gelmiştir. Günümüzde, beyin görüntüleme tekniklerinin, kişilerin düşünce ve tutumları hakkında bilgi edinmenin yanında, klinik amaçlarla kullanımı da son derece yaygındır. Bununla birlikte, nöroteknolojinin kullanımı, kişilerin davranışlarında istenmeyen değişikliklere ve mental zararlara yol açarak, temel hak ve özgürlüklerine yönelik tehdit yaratma potansiyeli taşımaktadır. Özellikle ABD’de ortaya çıkan nöro-pazarlama ve nöro-reklamcılık gibi sektörlerin, kişilerin tercihlerinin yönlendirilmesi gibi ticari amaçlarla nöroteknolojik yöntemleri kullanması buna örnek olarak gösterilebilir.
Bu çerçevede, bu çalışmada, öncelikle nöroteknoloji ve insan hakları arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmakta ve halihazırdaki hakların, nöroteknoloji alanındaki gelişmelere yanıt vermek bakımından yeterli olmayabileceğinden hareketle, son yıllarda tartışılmaya başlanan bilişsel özgürlük kavramı ile Lenca ve Andorno’nun “nöro-haklar” adı altında öne sürdüğü, “mental gizlilik hakkı”, “mental bütünlük hakkı” ve “psikolojik devamlılık hakkı” tartışılmaktadır.
nöroteknoloji bilişsel özgürlük insan hakları nöro-hukuk nöro-haklar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2022 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |