Kamu tüzel kişileri, kendilerine verilen görevleri kamusal usullerle yerine getirebileceği gibi özel hukuk kişilerini yetkilendirme yahut özel hukuk tüzel kişisi kurarak bu tüzel kişiler yoluyla kamu hizmetlerini yürütme yoluna gitmektedir. Özel hukuk tüzel kişiliği kurma usulü olarak adlandırılabilecek bu usulün en yaygın görünümü ise sermaye şirketi kurmak veya bir sermaye şirketine ortak olmaktır. Kanunlarda kamu hizmetlerini yürütmek amacıyla sermaye şirketi kurma konusunda açık düzenlemeler olmakla birlikte, uygulamada kamu tüzel kişileri, yalnızca kanunlarda kendilerine bu şekilde bir yetki verilmişse ve verilen bu yetki kapsamında şirket kurmakla yetinmemekte, pek çok konuda sermaye şirketi kurma veya bir sermaye şirketine ortak olma yoluna gitmektedir. Ancak kanunla açıkça yetki verilmeyen hallerde, kamu tüzel kişilerinin sermaye şirketi kurup kuramayacağı konusu tartışmalıdır. Bu çalışmanın konusunu da esasen bu husus oluşturmaktadır. Kamu tüzel kişilerinin sermaye şirketi kurma yetkisi, idarenin kanuniliği ilkesi ve tahsis ilkesi bağlamında ayrı ayrı değerlendirilecek olup, bu iki ilkeden hangisine üstünlük tanınması gerektiği detaylı olarak tartışılacaktır. İkinci olarak, kamu tüzel kişilerinin kendilerine açıkça kanunla yetki verilmeyen hallerde sermaye şirketi kurma yönünde tesis ettikleri işlemlerin hukuka uygunluğu ve yetki aşımı halinde başvurulabilecek hukuki çareler detaylı olarak ele alınacaktır. Bu kapsamda sermaye şirketinin ticaret siciline tescilinden önceki ve sonraki hukuki çareler, fesih davası, dava açma süresi ve davanın tarafları çalışmanın ikinci kısmının temel başlıklarıdır.
kamu tüzel kişiliği kanunilik ilkesi tahsis ilkesi kamu hizmeti sermaye şirketi fesih davası şirket kuruluşu.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 16 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 73 Sayı: 4 |