Yeryüzü, insan ve tanrı yapımı
her şeyin sergilendiği en büyük ‘sergi mekanı’ dır.
Nietzche’nin “kendi kendini doğuran bir sanat yapıtı” olarak
gördüğü ‘dünya’ üzerinde ölüm, doğum, yenilenme, değişim
biteviye tekrarlanmaktadır.
İnsanoğlu, nesnel gerçekliğin
ve bu döngünün içinde farklı coğrafyalarda ve kültürlerde,
kendi izlerini taşıyan ‘biricik’ ürünler, sanatsal temsiller
ortaya koyarak yaşamını çeşitli üretimler ve faaliyetler ile
şekillendirmiştir.
Değişen çağ ve toplumların
gerçeklik algısının izlerini sanatsal temsillerinde sürebiliriz.
Antik Yunan döneminden 19. yüzyılda fotoğrafın icadına kadar
olan dönemde ‘dış gerçekliğin temsili’, sanatın esas
özelliklerinden biri olarak önemini korumuş ve etkisini
sürdürmüştür. 20.yüzyıla gelindiğinde günümüz sanat
anlayışı farklı bir biçimde şekillenip, farklı kaynaklardan
beslenirken ‘mimesis’ artık geçersiz kılınmıştır.
Modernizm sonrası (postmodern) dönemde ise teknoloji ile gelinen
noktada ‘gerçek’ sonsuz sayıda yeniden üretilebilen ‘işlemsel’
bir şeye dönüşmüş, bu yapıyla birlikte ‘orijinal’ çoktan
kaybolup sonsuz yansımalara dönüşmüştür. Bu iç içe
geçmiş yeni yaşam biçimimizde teknolojik gelişmelerin
derinden ‘özgürleştirdiği’ bireyler, hem kendi sanal
dünyalarını, hem de bu yeni düzenin ‘sistem’ini
yaratmaktadırlar. Tüketim ideolojisi, bizi bu yansımaların içinde
‘tutsak’ almaya devam ederken imgeler bu uğurda yalan söyler
hale gelmiştir.
Bu makale geleneksel algıların
kırıldığı, görmenin ilerleyişinin dijital teknolojinin
gelişmesiyle paralellik gösterdiği, yanılsamanın görmenin bir
parçası haline geldiği, ‘Yeni Medya’ ve ‘Dijital Sanatlar’ın
– gerek icra edildiği mecra bakımından gerekse kullanılan
araçlar ve sanat nesnesinin sunumu bakımından – yeniden
tanımlandığı bu dönemi ele almaktadır. Görme olgusundan ve
algının işleyişinden yola çıkarak, imge, imaj ve kavramın
tanımı yapılarak durağan ve hareketli imgeler ile ilgili çağdaş
sanat ürünlerinden reklamlara her şeyin imajlara indirgendiği bu
‘imajlar dünyası’ndan örnekler verilmektedir. İmgelerin,
sunuluş, temsil ediliş biçimlerinin teknoloji ve tekniğe bağlı
değişimi irdelenirken bu imajlar dünyasının sonuçta tekniğin
bir ürünü olduğu üzerinde de durulmaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 1 Sayı: 2 |