1980 sonrasında uygulamaya konulan liberal politikalar, sosyal refah devleti olgusunu önemli ölçüde sınırlamıştır. Serbest piyasa odaklı politikaların uygulamaya konulması ile birlikte devletin başta eğitim ve sağlık olmak üzere sosyal harcamalarında önemli kısıtlamalara gidilmiştir. Devletin üzerinde mali açıdan yük olarak görülen sosyal harcamaların azaltılması ile birlikte bireyler, kendilerini sosyal ve ekonomik açıdan daha güvencesiz bir konumda bulmuşlardır. Liberal politikalar özellikle alt gelir grubundaki bireylerin aile yapılarını parçalamış ve buna bağlı olarak bakıma muhtaç durumdaki insanların sayılarının artmasına neden olmuştur. Sosyal ve ekonomik açıdan kendilerini güvencesiz konumda bulan bireyler devletin sosyal korumasına ve bakımına çok daha muhtaç hale gelmişlerdir. Özellikle parçalanmış ailelerin çocukları geleneksel sosyal dayanışma ağlarının da zayıflaması ile birlikte tam bir dışlanmışlık ve terk edilmişlik riski ile karşı karşıya kalmıştır. Bu çalışmada, çoğunluğu yoksulluk sebebiyle parçalanmış ailelerden gelen ve yetiştirme yurtlarında kalan yoksul, aile içi şiddete maruz kalmış, yardıma muhtaç, kimsesiz kız ve erkek çocukların, aileye, devlete ve sosyal alana ilişkin algıları, kendilerini toplumun neresinde konumlandırdıkları, kurumda bulunmasından kimi sorumlu tuttukları, bu kurumdan ve devletten beklentileri sosyolojik bir bakış açısıyla ele alınmaktadır.
Sosyal hizmet sosyal politika kimsesiz çocuklar sosyal dışlanma aile
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2010 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 65 Sayı: 01 |