Bu çalışma, siyasal itaatin içsel dinamiklerini ve kitle yapısının kuruluşunu Sigmund Freud ile Étienne La Boétie’nin kavramları üzerinden karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. Çalışmanın temel sorunsalı, bireylerin dışsal bir zorlamaya ihtiyaç duymadan iktidara neden ve nasıl boyun eğdiklerinin, iki düşünürün açıklama modelleri çerçevesinde anlaşılmasıdır. Freud, itaati libidinal bağlılık ve bilinçdışı arzuların lidere aktarımı (baba katli, özdeşleşme) yoluyla açıklayarak kitleyi dikey ve arzu temelli bir oluşum olarak konumlandırır. La Boétie ise özgürlüğün alışkanlık yoluyla unutulmasını ve çıkar ağlarının içselleştirilmesini vurgulayarak gönüllü kulluğu yatay ve rızaya dayalı bir rejim olarak tanımlar. Çalışma, arzu ve alışkanlık eksenlerinde şekillenen bu iki yaklaşımın özne, doğa ve lider figürü gibi başlıklardaki köklü ayrımlarını ve olası kesişimlerini tartışmaktadır. Sonuç olarak siyasal itaatin tek bir kaynağa indirgenemeyeceği; Freud’un libidinal arzu ekseni ile La Boétie’nin ideolojik alışkanlık ekseninin kesişiminde ortaya çıkan dinamiklerle anlaşılması gerektiği savunulmaktadır.
This study offers a comparative analysis of the internal dynamics of political obedience and the construction of the crowd structure using the concepts of Sigmund Freud and Étienne La Boétie. The central question seeks to understand the mechanisms of submission to power without external coercion, as explained within the respective frameworks of these two thinkers. Freud interprets obedience as a form of libidinal attachment and the transference of unconscious desires onto the leader (primal father’s murder, identification), thereby characterizing the crowd as a vertical and desire-based formation. La Boétie, by contrast, emphasizes the forgetting of freedom through habit and the internalization of networks of interest, defining voluntary servitude as a horizontal and consent-based regime. The study discusses the fundamental differences and potential overlaps between these two approaches—desire and habit—particularly regarding the subject, nature, and the leader figure. Ultimately, it is argued that political obedience cannot be reduced to a single source; rather, it should be examined through the dynamics that emerge at the intersection of Freud’s libidinal axis of desire and La Boétie’s ideological axis of habit.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Siyasal Teori ve Siyaset Felsefesi, Siyasi Düşünce Tarihi |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 1 Aralık 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 20 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 3 Kasım 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 80 Sayı: 4 |