Anadolu Selçuklu sultanlarından olan fakat pekte şanslı bir sultanlık evresi geçirmeyen Gıyaseddin Keyhüsrev ilginç ve dikkat çekici bir yaşam öyküsüne sahiptir. Saltanata geldiği yıllarda ağabeylerinin hışmına uğrayarak tahtının elinden alınması onu, uzun yıllar yorucu ve çileli bir gurbet hayatına sürüklemişti. Etrafındaki yakınlarından destek arayışı içerisine gitmiş, hemen hemen bütün ağabeylerinin kapısını çalmıştı. Hatta komşu devletlerde bile yardım arayışı için ziyaretlerde bulunan Keyhüsrev, ne yazık ki aradığı dostluğu ve desteği bulamamıştı. Bu durum üzerine İstanbul’a yönünü çeviren Keyhüsrev, babasının dostluk ilişkilerine güvenerek Bizanslı dayılarına sığınmak durumunda kalmıştı. Burada dokuz yıl kadar kalmış ve iyi hürmet görmüştü. Onun için özel toprak ve kalacak yer tahsis edilmişti ve hatta İmparator onu Komnenos hanedanlığı gibi soylu bir aile ile tanıştırmış ve burada bir kadınla evlenmesine vesile olmuştu. Nitekim 1204 yılına gelindiğinde Keyhüsrev’in huzuru tekrar bozulmuş oldu. Haçlıların Venediklilerden yardım alarak İstanbul’u zapt etmesiyle Bizans imparatorluğunda durumlar değişmişti. Bozgun sonrası adeta harabeye dönen şehir Haçlılar tarafından günlerce yağmalanmıştı. Durum karşısında aciz kalan şehir halkı ancak canının derdine düşmüştü. İmparatorun şehri terk etmesi üzerine Bizans asilzade aileleri de şehirden ayrılmıştı. Latinler hiç vakit kaybetmeden burada yeni bir imparatorluk kurarak Bizans’ın parçalanmasını hızlandıracaklardı. Öte yandan Şehri terk etmek zorunda kalan Keyhüsrev de, kayınbabası Mavrozomes’in büyük desteklerini görmüştü. Yine onun sayesinde Anadolu’ya geçmişti. Meliklik döneminde kontörlündeki Uc Türkmen beylerinin destekleri ile tekrar Konya’da tahta oturmayı başaran Keyhüsrev, ikinci sultanlığı döneminde geçmişteki hatalarından ders çıkarttığını gösterecekti.
Gıyaseddin Keyhüsrev, one of the Anatolian Seljuk sultans, had an interesting and remarkable life story, although he did not experience a very fortunate period during his sultanate. When he ascended to the throne, he faced the wrath of his brothers and was dethroned, which led him to endure many years of exhausting and challenging exile. He sought support from his close relatives and even knocked on the doors of almost all his brothers. He even visited neighboring states in search of help but unfortunately couldn't find the friendship and support he sought. As a result, he turned his direction towards Istanbul, seeking refuge with his Byzantine uncles based on his father's friendship relations. He stayed there for about nine years and was treated with respect. Special land and accommodation were allocated for him, and he was even introduced to a noble family like the Komnenos dynasty, which led to his marriage to a woman from that family. However, by the year 1204, Keyhüsrev's peace was once again disrupted. The Crusaders, aided by the Venetians, captured Istanbul, which drastically changed the situation in the Byzantine Empire. After the defeat, the city was looted by the Crusaders for days, leaving it in ruins. The helpless city dwellers were left to fend for themselves, and with the departure of the Emperor, the Byzantine aristocratic families also left the city. Taking advantage of the situation, the Latins quickly established a new empire there, further accelerating the fragmentation of the Byzantine Empire. On the other hand, Keyhüsrev, who had to leave the city, received significant support from his father-in-law, Mavrozomes. Thanks to him, Keyhüsrev made his way to Anatolia again. During his reign as a Melik (ruler), he managed to reclaim the throne in Konya with the support of the Turkmen tribal leaders in his territory. In his second sultanate, Keyhüsrev demonstrated that he had learned from his past mistakes.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Selçuklu Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 20 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Avrasyad''de yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Avrasyad''nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası