İnsan bedeninin sömürüsü olarak tanımlayabileceğimiz fuhuş, tarih boyunca farklı medeniyetlerde ve coğrafyalarda toplumun farklı kesimlerine hizmet vermiş bir sektör olarak varlığını kabul ettirmiş ve devam ettirmiştir. Fuhuş kavramı her ne kadar kadın üzerinden ifade edilmiş olsa da bu kavram farklı cinsiyet ve yaş aralıklarını ve hatta hayvanları da kapsayan geniş bir kavramdır. Ancak fuhuş kelimesinden türetilen fahişe kelimesi kadınla özdeşleştirilmiş, tarihten günümüze fahişe olarak nitelendirilen erkeklerde olsa ilk akla gelen hep kadın olmuştur. Toplumlarda, kendisini devamlı suretle erkeklerin cinsel taleplerine belli bir ücret karşılığında sunan kadınlara fahişe denilmekteydi. Toplumdaki ahlaki bozukluğun, çöküntünün ve yaygınlaşan fuhşun müsebbibi olarak görülen bu kadınlar, bir tehdit unsuru olarak algılanmış ve dışlanmışlardır. Tüm baskı ve dışlanmalara rağmen fahişeler, toplum içinde yaşamlarını bu yolda idame ettirmeye çalışmıştır. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı merkezi hükümete intikal etmiş fahişelerle ilgili bazı dava ve vakaları inceleyerek bu kadınların, toplumdaki konumlarını, mağduriyetlerini ve her şeye rağmen var olma çabalarını devlet ve toplum ekseninde ele almaya çalıştık ve daha önce bu alanda yapılmış çalışmalardan farklı olarak bu çalışmamızda Osmanlı toplumunda fahişe ve fahişe algısı üzerinde durarak sorunu farklı bir perspektifte incelemeyi amaçladık.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 3 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Avrasyad''de yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Avrasyad''nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası