Öz
Sözlü anlatı geleneğinin en önemli yapı taşlarından biri olan masal, içerisinde
barındırdığı olağan ve olağan dışı unsurlarla toplumların düşünüş, inanış ve hayat tarzını
yansıtan sembolik bir anlatı türüdür. Geçmişten günümüze önce dilden dile ardından yazıya
aktarılan masal, günümüzde çeşitli masal anlatıcıları tarafından dijital ortamlarda
sürdürülmektedir. Yeni bağlamının yanı sıra doğal ortamında da sürdürülen masal gündelik
hayat içerisinde kişilere ortak bir kültür ve kültürel şuur sunar. Sözlü gelenekte önemli yere
sahip masallar, kolektif bilinçaltının arketiplerini barındırmaktadır. Carl Gustav Jung’un Dört
Arketip adlı kitabında bahsettiği arketipler insanlığın ortak bilinç dışında yer alır. Bilinç ve
bilinçdışının ürünü olan masal ortaklığın yanı sıra anlatıldığı bağlamda yeniden
şekillenmektedir.
Bu çalışmada Türk masal tiplerinde önemli bir yere sahip olan Keloğlan masalı,
Mardin’in merkez Artuklu ilçesinden derlenmiştir. Keloğlan tipi yöre Arapçasıyla “Il akra’a” “kel
kişi” diye adlandırılmakta ve bilinmektedir. İncelenen masalda başkişi olan Keloğlan zeki,
uyanık, güldüren, külyutmaz cesur vb. özelliklere sahip Keloğlan tipi özellikleri taşımaktadır.Bu
özellikler evrensel olmanın yanı sıra bir toplumun karakterini yansıtmaktadır. Çalışmada
Artuklu’dan derlenen Keloğlan masalı Jung’un bahsetmiş olduğu ve Joseph Campbell’ın
geliştirdiği arketipsel sembolizm bakış açısıyla ele alınmıştır. Tespit edilen arketipler; animaanimus, gölge, persona, aşama, yeniden doğuş, kahraman, yüce birey-yaşlı bilge, hilebaz ve
baba arketipleri olmak üzere dokuz alt başlıkta incelenmiştir. Masalda var olan sembollerin
çözümlemesi yapılarak tablo halinde sunulmuştur.