Öz
Ateşin insanlar tarafından kontrollü biçimde kullanılması ile birlikte, karmaşık bir bütün
olan kültürün farklı kurumları daha hızlı biçimlenmeye başlamış, böylelikle insanlık kendini
doğanın geri kalan parçasından daha kolay ayırabilmiştir. Bu ayrımda kullanılan en temel
belirleyiciler olan barınmadan beslenmeye, örgütlenme biçimlerinden inançlara kadar halkbilimi
disiplininin ilgi alanına giren pek çok kültürel kurum; ateşin evcilleştirilmesi ile yakın bir ilişki
içerisindedir. Felsefenin olmadığı ve mitolojinin felsefe işlevini üstlendiği ilkel dönemlerde ateşin
bu gücünün farkında olan insan, bu aracın etrafında birtakım mitler üretmiştir. Farklı toplumların
aynı soru ya da sorunlar üzerine ürettiği mitlerin anlamlarını daha iyi kavrayabilmek adına
yürütülen karşılaştırmalı çalışmaların iki asırlık bir geleneği vardır. Bu makalede sözü edilen bu
geleneğin benimsediği yöntemle Türk ve Yunan mitolojilerinde ateşin kökenine dair üretilen
mitler karşılaştırılarak iki toplumun düşünce dünyasına eğilmek hedeflenmektedir. Yunan
mitolojisinde Hephaistos ve Prometheus etrafında biçimlenen anlatılar ile Türk mitolojisinde
Ülgen, Ürün Ay Toyon ve Ülgen’in kızları etrafında biçimlenmiş olan mitlerin en eski yazılı
kayıtları, araştırmanın malzemesini oluşturmaktadır. Karşılaştırma sonucunda elde edilen
bulgular; ateşin yaratılışı, tanrısallığı, insanlardan esirgenmesi, insanlara ulaşması, tanrıların
intikamı, akıl, aile, cinsel kişileştirme, tören ve insanın yakaladığı ayrıcalıklar gibi temalar
üzerinden değerlendirilerek iki toplumun dünyayı kavrayışı arasındaki benzerlik ve farklılıklar
saptanıp açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak iki toplumun ateşle ilgili mitlerinde pek çok
ortaklık bulunmasına karşın özellikle tanrı fikirlerinde belirginleşen bazı net ayrımlar da
saptanmış ve bulguların nedenleri üzerine olası tahminlerde bulunulmuştur.