Öz
Millî Mücadele döneminde temelleri atılan ve gelişen Türk-Sovyet ilişkileri, Montreux
Konferansı’ndan itibaren Boğazların ortak savunulması gibi eski Çarlık Rusya’sının klasikleşmiş
bir talebini ortaya koymasıyla birlikte yol ayrımına girmiştir. İlişkilerdeki yol ayrımı, yapılan
girişimlere rağmen bir türlü düzeltilememiş ve II. Dünya Savaşı yıllarında da artarak devam
etmiştir. Böyle bir dönemde İngiltere, Montreux Sözleşmesi’nin değiştirilebileceği konusunda
açık kapı bırakınca, Sovyet uzmanları konuyla alakalı hazırladıkları raporlarda, yapılacak
değişikliğin Boğazların Türkiye ve SSCB tarafından birlikte yönetilmesine imkân verecek
mahiyette olması ve Türkiye’nin bunu isteyerek onaylaması halinde iyi sonuçlar verebileceği
üzerinde durmuştur. Sovyet yönetimi, bu yönde geliştirilen strateji kapsamında, 19 Mart 1945
tarihinde, süresi 7 Kasım 1945’te dolacak olan 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık
Antlaşması’nın yenilenmeyeceğini bildirmiştir. Türkiye yeni bir antlaşma için masaya oturduğu
zaman da antlaşmanın bedeli olarak Boğazlarda üs, Montreux Sözleşmesi’nde değişiklik ve
toprak iadesi gibi taleplerini ortaya koymuştur. Bu durum, ikili ilişkilerde yol ayrımını derinleştiren
süreci de beraberinde getirmiştir. Zira bu dönemde Türkiye, Sovyet taleplerinin engellenmesi
hususunda özellikle ABD’nin desteğini almak için yoğun bir uğraş vermiş ve SSCB’den giderek
uzaklaşmıştır.
Çalışmanın amacı, Sovyet yönetiminin Boğazların Türkiye ile birlikte yönetilmesine
yönelik geliştirdiği strateji dâhilinde izlediği politikayı ve bu politika sırasında toprak iadesi gibi
bir talebi nasıl gündeme getirdiğini ortaya koymaktır. Sovyetlerin bu yolda attığı adımların
Türkiye-SSCB ilişkilerindeki yol ayrımını derinleştirdiğine ve uzun süre tamir edilemeyecek bir
tahribata yol açtığına dikkati çekmektir. Çalışma, bu süreci ağırlıklı olarak birincil kaynak olarak
kabul edilen ABD Dışişleri diplomatik vesikaları, TC Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanmış
resmî belgeler, hatıratlar ve süreli yayınlar ışığında irdelemesi açısından farklı bir özgünlüğe
sahiptir.