Bu çalışma hakikatin tarih, mit ve yazı ilişkisi aracılığıyla kurgulandığı varsayımından hareket etmektedir. Bu varsayıma göre tarih yalnızca pozitif bir disiplin değildir; aynı zamanda hakikat üreten söylem alanıdır. Söylem alanı olarak tarih, hakikat kavramına atfettiğimiz evrenselliğin geçmişten günümüze gelen bir miras olduğunu göstermektedir. Bu miras logos’la kurulan ilişki sonucunda şekillenmiş felsefi geleneğin ürünüdür. Dolayısıyla logos’a duyulan inanç rasyonelliğin ölçütü haline gelen Batılı tarihsel söylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakikat ve mit ilişkisi bu yönüyle incelendiğinde anlamın dille birlikte nasıl yer değiştirdiğini/aktarıldığını belirleyen bir stratejiye ihtiyaç vardır. Bu strateji yazıdır. Tarih ve mit bağlantısını geçmiş ve şimdinin diyalektiğinde yapıbozuma uğratan yazı, mutlak anlamın çeşitli dilsel figürler veya mecazlarla sürekli parçalandığını göstermekte ve bu yolla logos’un gölgesindeki mitosları aydınlatmaktadır. Bu bağlamda çalışma, hakikat söylemlerinin yazıyla olan tarihsel birlikteliğini incelemektedir. Rasyonel tarih disiplininin söz gelimi Napolyon’un eylemlerini, Aristoteles’in töz anlayışını, Newton’ın “serbest düşme” kavrayışını hakikat olarak sunmasının aksine yazı, Napolyon çağının isimsiz kahramanlarının, Newton fiziğinin belirlediği söylem düzeninin dışındaki ifadelerin “doğruluk” kaygısıyla tarih boyunca nasıl göz ardı edildiğine dair deliller sunmaktadır. Söylemsel tarihin mit alanıyla kesişimi rasyonalitenin sınırındaki “öteki” anlam ve ifadeleri, kısacası metaforları gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu yaklaşım logosantrik düşüncenin eleştirisinde de vardır. Söz konusu eleştiri, logos’a yüklenen mutlak anlamın gerçekte metaforların silinmesiyle oluştuğu fikrine dayanır. Böylece yazı, köken fikrini tarihsel bir metafora, yani mite dönüştürmektedir. Bu durumda yazının olanaklarına açılan Batı merkezli aşkınsallık ideali metafor olarak kabul edilebileceği gibi hakikat de çift yönlü bir madalyona benzetilebilir
Bu çalışma hakikatin tarih, mit ve yazı ilişkisi aracılığıyla kurgulandığı varsayımından hareket etmektedir. Bu varsayıma göre tarih yalnızca pozitif bir disiplin değildir; aynı zamanda hakikat üreten söylem alanıdır. Söylem alanı olarak tarih, hakikat kavramına atfettiğimiz evrenselliğin geçmişten günümüze gelen bir miras olduğunu göstermektedir. Bu miras logos’la kurulan ilişki sonucunda şekillenmiş felsefi geleneğin ürünüdür. Dolayısıyla logos’a duyulan inanç rasyonelliğin ölçütü haline gelen Batılı tarihsel söylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakikat ve mit ilişkisi bu yönüyle incelendiğinde anlamın dille birlikte nasıl yer değiştirdiğini/aktarıldığını belirleyen bir stratejiye ihtiyaç vardır. Bu strateji yazıdır. Tarih ve mit bağlantısını geçmiş ve şimdinin diyalektiğinde yapıbozuma uğratan yazı, mutlak anlamın çeşitli dilsel figürler veya mecazlarla sürekli parçalandığını göstermekte ve bu yolla logos’un gölgesindeki mitosları aydınlatmaktadır. Bu bağlamda çalışma, hakikat söylemlerinin yazıyla olan tarihsel birlikteliğini incelemektedir. Rasyonel tarih disiplininin söz gelimi Napolyon’un eylemlerini, Aristoteles’in töz anlayışını, Newton’ın “serbest düşme” kavrayışını hakikat olarak sunmasının aksine yazı, Napolyon çağının isimsiz kahramanlarının, Newton fiziğinin belirlediği söylem düzeninin dışındaki ifadelerin “doğruluk” kaygısıyla tarih boyunca nasıl göz ardı edildiğine dair deliller sunmaktadır. Söylemsel tarihin mit alanıyla kesişimi rasyonalitenin sınırındaki “öteki” anlam ve ifadeleri, kısacası metaforları gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu yaklaşım logosantrik düşüncenin eleştirisinde de vardır. Söz konusu eleştiri, logos’a yüklenen mutlak anlamın gerçekte metaforların silinmesiyle oluştuğu fikrine dayanır. Böylece yazı, köken fikrini tarihsel bir metafora, yani mite dönüştürmektedir. Bu durumda yazının olanaklarına açılan Batı merkezli aşkınsallık ideali metafor olarak kabul edilebileceği gibi hakikat de çift yönlü bir madalyona benzetilebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 20 Şubat 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Özel Sayı |
BELGÜ Dil ve Edebiyat Dergisi