From the first period of the Ottoman Empire to its collapse, the settlement and migration policies which implemented to look out for various purposes by the state had been continued to implement by the goverments of the new Turkish States since first years of the Republic. In the first period of Ottoman Empire, migration practices was made to new conquered regions but, when it was in the period of collapse, it was made from the last places to the country.
Both in the Ottoman period and in the Republic period, the purpose of the settlement and migration policies retain the central authority in the regions under the sovereignty of the state and maintain security of the communities which composed of various factors to maintain their lives in a peaceful manner in the country.
The law numberes 885 which was enacted in 1926 and the law numbered 2510, which was accepted in 1934, were effective in determining the settlement policy in the Republic period. The main purpose to be reached with this settlement law is to form a “nation” that speaks same languages and serves the same purpose based on Turkish culture. In the process of nation-building, among the policies followed to increase the amount of population that had decreased during the Balkan wars and the first World war, opening our doors to Turks outside our borders and ensuring their return to their homeland was also included. The immigrants and refugees returning to their homeland would live in peace with the settled people in the regions where they settled and thus it was expected to increase production and quality of life of security.
In this study, internal migration practices, which were carried out for security purposes in the country for 10 years after the acception of the law numbered 2848, were discussed in the light of archive documents. Banditry, theft, death threats and rape are recrons of migration which took place between 1936-1945. In addition of these, people, families or tribes whose espionage is suspected and who will disrupt our relations with foreign states by removing from region and their transfer to the interior regions took place in this study. Internal migration practicies have been applied not to a certain segment of the society, but to all individuals and groups that disrupt or may disrupt public order and security. In the documents examined, people who was migrated, lived in various cities as Kars, Iğdır, Diyarbakır, Erzurum, Ağrı and as well as Edirne, Antalya, Muğla, Kilis, İstanbul, Rize and Malatya.
Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinden yıkılışına kadar olan süreçte, devletin, çeşitli amaçlar gözetilerek uygulamış olduğu iskân ve göç politikaları, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yeni Türk Devleti hükümetleri tarafından da devam ettirilerek uygulanmaya devam edilmiştir. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde yeni fethedilen bölgelere doğru yapılmış olan göç uygulamaları; devletin yıkılış sürecine girdiği zamanlarda ise kaybedilen yerlerden ülke içerisine doğru gerçekleşmiştir.
Gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet devrinde iskân ve göç politikalarının amacı, devletin, hâkimiyet alanı içerisinde bulunan bölgeler içerisinde merkezi otoriteyi hâkim kılmak ve çeşitli unsurlardan meydana gelen toplulukların, ülke içerisinde huzurlu bir şekilde hayatlarını sürdürmeleriyle ülkenin ve halkın güvenliğini sağlamak olmuştur.
Cumhuriyet döneminde iskân siyasetinin belirlenmesinde 1926 yılında çıkarılmış olan 885 sayılı kanun ile 1934 tarihinde kabul edilmiş olan 2510 sayılı iskân kanunu etkili olmuştur. Bu iskân kanunlarıyla ulaşılmak istenen temel amaç, Türk kültürü esas alınarak aynı dili konuşan, aynı gayeye hizmet eden bir “ulus” oluşturmaktır. Ulus oluşturma sürecinde Balkan Savaşları ile I. Dünya Savaşı süresince azalmış olan nüfus miktarının artırılması için izlenen politikalar arasında sınırlarımız dışındaki Türklere kapılarımızı açarak, onların yurda dönmelerini sağlamak da yer almıştır. Yurtlarına geri dönüş yapan muhacir ve mültecilerin Anadolu’da yerleştikleri bölgelerdeki yerleşik halkla huzur içerisinde birlikte yaşamaları sağlanarak üretimin artırılması ve böylece toplumun yaşam kalitesinin artırılması beklenmiştir.
Bu çalışmada 2848 sayılı kanunun kabulünden sonra 10 yıllık zaman boyunca ülke içerisinde güvenlik amacıyla gerçekleştirilmiş olan iç göç uygulamaları, Arşiv belgeleri ışığında ele alınmıştır. 1936-1945 yılları arasında yaşanmış olan göçlerin sebepleri arasında eşkıyalık, hırsızlık, ölümle tehdit etme, ırza tecavüz gibi bölge güvenliğini tehlikeye düşüren olayların yanında hudut bölgelerinde casusluklarından şüphe edilen ve dış devletlerle ilişkilerimizi bozacak davranışlarda bulunan kişi, aile ya da aşiretlerin bu bölgelerden uzaklaştırılıp iç bölgelere doğru sevk edilmeleri yer almaktadır. İç göç uygulamaları, toplumun belirli bir kesimine değil, asayişi ve güvenliği bozan ya da bozabilecek tüm kişi ve gruplara uygulanmıştır. İncelenen belgelerde göç ettirilen şahısların yaşamış oldukları iller arasında Doğu ve Güneydoğu bölgeleri şehirlerinden Kars, Iğdır, Diyarbakır, Erzurum, Ağrı ağırlıkta olmuş, bunun yanında Edirne, Antalya, Artvin, Muğla, Kilis, İstanbul, Rize, Malatya gibi farklı bölge şehirlerinden de göçler yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Şubat 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2022 Sayı: 1 |
TELİF HAKKI VE YAZAR ETİK SÖZLEŞMESİ FORMU -COPYRGHT and AUTHOR ETHİCAL DECLARATİON
Telif Hakkı Devri Formu imzalanıp, (taratılıp veya resim jpg. vs olabilir) makale başvuru esnasında Dergi sistemine yüklenmelidir.
This Copyright Agreement Form must be signed by all authors and uploaded to the Journal system (It can be scanned and sent as an image, jpg, etc.).