The criticism of kalāmī ta’wīl is one of the main issues that distinguish the Akbarī thought from other systems of thought in its approach to the interpretation of the nāṣ. According to Akbarī thought, ta’wīl, which expresses the dominant interpretation style in the sciences of kalām and fiqh, is based on the transcendental conception of God in line with the ideal of tanzīh, which expresses the working principle of reason. On the other hand, the Akbarī approach's criticisms of ta’wīl are based on metaphysical principles called the principles of taḥqīq. These principles express a summary of the unique taḥqīq attitude of Akbarī thought in the form of principles. In a more general sense, taḥqīq, as an umbrella concept referring to method, is an expression of the truth claims about the methods of various disciplines. Therefore, taḥqīq and its related set of concepts are used in almost every discipline. The point to be emphasised in this study is that this concept network should be evaluated and interpreted within the methodology and worldview of the discipline in question. However, in the case of tafsīr, which is different from other disciplines in terms of its scientific characteristic, the system of thought that the mufassir was nourished by must be taken as a basis. Because the mufassirs are scholars belonging to different systems of thought. For this reason, the fact that various disciplines guided the Qur'anic tafsīr in terms of mawḍū, mabādi and masā'il made an tafsīr that receives help from other disciplines (istimdātist tafsīr) dominant in the later period. This has led to examples such as Bursawī's Ta'līqa, which carries the taḥqīq attitude of the tradition of thought to the tafsīr literature. In line with the aforementioned necessity, this study examines where the notions of ta’wīl, tashbīh, and tanzīh sit in the understanding of knowledge and existence of this system of thought within the framework of the principles of taḥqīq in the Akbarī literature. Then the theoretical dimension of the issue is described in the language of İsmail Hakkı Bursawī. Then the criticism of kalāmī ta’wīl in Bursawī's Ta'līka alā awāili Tafsīr al-Beyzāwī is given. This study implies that each extension of the taḥqīq attitude (such as the theological criticism of ta’wīl) constitutes a research topic in its own right. In line with all these considerations, this study aims to set an example of how a research on taḥqīq attitude in tafsīr should be conducted.
Kelâmî te’vil eleştirisi, Ekberî düşünceyi nas yorumculuğunda diğer düşünce sistemlerinden ayrıştıran temel hususlardandır. Kelâm ve fıkıh ilimlerinde hâkim yorum tarzını ifade eden te’vil, aklın çalışma prensibini ifade eden tenzih ideali doğrultusunda müteâl tanrı tasavvuruna yaslanır. Buna karşın Ekberî yaklaşımın te’vil eleştirileri “tahkik kaideleri” denilen metafizik ilkelere dayanır. Bu ilkeler Ekberî düşüncenin kendine has tahkik tavrının kaideler formatına sokulmuş bir özetini ifade eder. Daha genel anlamda tahkik ise yönteme gönderme yapan çatı bir kavram olması bakımından muhtelif disiplinlerin hakikat iddialarının bir ifadesidir. Dolayısıyla hemen her ilim dalında tahkik ve onun ilişkili olduğu kavram kümesi kullanılır. Bu çalışmada dikkat çekilmek istenilen husus ise bu kavram ağının, söz konusu edildiği disiplinin yöntem ve dünya görüşü içerisinde değerlendirilerek anlamlandırılması gerekliliğidir. İlim olma keyfiyeti diğer disiplinlerden farklı olan tefsir söz konusu olduğunda ise müfessirin beslendiği düşünce sistemi esas alınmak durumundadır. Zira müfessirlerin farklı düşünce sistemlerine mensup alimler olması sebebiyle muhtelif disiplinlerin mevzû, mebâdi ve mesâil açısından Kur’ân tefsirine yön vermesi, müteahhir dönemde istimdâtçı bir tefsir telakkisini hâkim kılmıştır. Bu da Bursevî’nin Envârü't-tenzîl ta‘lîkası gibi, müntesip olduğu düşünce geleneğinin tahkik tavrını tefsir literatürüne taşıyan örnekleri ortaya çıkarmıştır. Söz konusu gereklilik doğrultusunda bu çalışmada te’vil, teşbih ve tenzih mefhumlarının Ekberî literatürdeki tahkik kaideleri çerçevesinde bu düşünce sisteminin bilgi ve varlık anlayışında nereye oturduğu ele alınmıştır. Ardından İsmail Hakkı Bursevî’nin dilinden meselenin nazarî boyutu aktarılmıştır. Daha sonra Bursevî’nin Ta‘lîka ‘alâ evâili Tefsîri’l-Beyzâvî isimli eserinden kelâmî te’vil eleştirisi uygulamalarına yer verilmiştir. Bu çalışma, kelâmî te’vil eleştirisi gibi tahkik tavrının her bir uzanımının başlı başına birer araştırma konusu teşkil ettiğini ima eder. Bütün bu mülahazalar doğrultusunda bu çalışmanın tefsirde bir tahkik tavrı araştırmasının nasıl olması gerektiği hususunda örnek teşkil etmesi hedeflenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 23 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 2 |
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC ND) ile lisanslanmıştır