‘Sufilerin tek başına ya da topluca vecde gelerek veya vecde gelmeye yardımcı olması amacıyla dönerek yaptıkları bir zikir çeşidi’ olan deverân uygulaması Osmanlı toplumunda ulema ile sufiler arasında dönem dönem gerginliklere sebep olmuştur. Bu konu, XVI. ve XVII. asırlarda Osmanlı’nın payitahtı olan İstanbul’da fıkıh ve tasavvuf gerilimlerine yansımış, leh ve aleyhte deverân hakkında pek çok risale yazılmıştır. XVII. yy. Üsküdar’ının önemli tarikatlerinden Celvetî tarikatının büyüklerinden Divitçizâde Mehmed Efendi-i Üsküdârî (1090/1679) de XVII. Yüzyılın bu en ateşli tartışmasına deverânı konu alan Deverân-ı sufiyye adlı bir risale ile bu literatüre katkıda bulunur. Kendisinin bir müddet müderrislik yapmış olması sebebiyle ilmiye ve sûfiyye kimliğini kendisinde birleştirmiş olması risalesine ayrı bir değer katmaktadır. Biz de bu makalemizde Osmanlı Üsküdar’ı muhitinde önemli bir ilmî ve sosyal hayat tartışması olan bu konuda Divitçizâde’nin eserini inceleyerek, günümüz diline aktarıp o dönemin Üsküdar’ının ve Osmanlı toplumunun ilim, tasavvuf ve kültürel anlayışına ışık tutmaya çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |