Osmanlı Devleti'nde;
tebaa, ehl-i şer’ tarafından verilen mahkeme kararları ile ehl-i örfün haksız
uygulamalarını, Divan-ı Hümâyûna arz ederek hakkını aramıştır. Bu bağlamda
taşrada ehl-i şer’ ve ehl-i örfün herhangi bir konu hakkında verdiği kararların
kesin olmadığı gerçeği anlaşılmaktadır. Çünkü haksızlığa uğradığını düşünen
tebaa, ehl-i şer' ve ehl-i örfün kararlarını, divana arz edip kararların
tashihini ya da ilgasını, deliller sunarak sağlamıştır. Burada Devlet-i
Aliyye'nin, taşradaki ehl-i şer' ile ehl-i örfü (devlet memurlarını), tebaanın
şikâyetine binaen denetlediği, tebaanın mağdur edilmesine rıza göstermediği
anlaşılmaktadır. Asıl belirleyici unsurun ise; tebaanın bilinçli bir şekilde
haklarını, divanda aramasıdır. Divana, tebaa tarafından en çok şikâyet edilen
konuların başında; ehl-i örfün vergilerin toplanmasında yapmış olduğu
yolsuzluklar ile ehl-i şer'in tarafgir davranarak kararlarında adil
olmamasıdır. Bu şikâyet konularının dışında; tebaanın tebaayla husumetlerinin de
olduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti ise, divana arz edilen şikâyet ve
talepleri dikkatle inceleyip adaletle karar vermiştir. Bu bağlamda mağduriyete
uğrayanların hakları iade edilmiş, haksızlık yapan ehl-i şer’ ile ehl-i örfün
haklarında idarî, malî ve cezaî işlemler yapılarak cezalandırma yoluna
gidilmiştir. Mağdur edilen tebaanın ise maddi kayıpları suçlu/suçlulardan kadı
huzurunda alınarak tebaanın, devlete bağlılığı sağlanmıştır. Böyle bir
uygulama, Osmanlı Devleti’nin kuruluş felsefesinde yer alan adalet mefkûresinin
yansımasıydı. Bu uygulamanın nirengi noktası ise; tebaanın can, mal ve ırz
güvenliği sağlanmaya yönelikti. İşte bu çalışmamız da haksızlığa uğrayanların
hak arama kapısı olarak neden yine devleti görmüş olduklarını, çalışacağız.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |