İlm-i batın, ilm-i ledün, ilm-i esrar ve ilm-i hikmet
olarak tasavvuf diğer İslȃmȋ ilimler gibi kendini ilahi vahiyle anlamlandıran
bir ilimdir. Temel bilgi kaynağı Kur’ȃn ve sünnettir. Kur’ȃn ve sünnetin
yorumlanmasında aklın verilerinden istifade etmektedir. Ancak sȗfȋler vahyin
anlaşılmasında aklın önemine inandıkları kadar vahyin ışığında aklın da
aydınlanmasını öngörürler. Vahyi anlamada aklın yetersizliğini dile getirirler.
Bilhassa gaybe müteallik konularda aklın değil keşfin yol göstericiliğine
inanırlar. Sȗfȋler gibi keşf, şuhȗd, vecd, tecelli, ilham ve işaret yoluyla
vahyin anlaşılmasını önemseyen Mevlȃnȃ Celȃleddin-i Rȗmȋ de aşk yolunu tutarak
Hakk’a vasıl olmaya çalışmaktadır. Eserlerinde aklın rehberliğini önemsediğini
sıklıkla vurgulayan Mevlȃnȃ akla bir sınır çizer. Aklın kendi idrak sahası
içerisinde gereğince işlevsel kılınmasını dile getirir. Ancak aklın yetilerini
sınırlı güçte görür. Aklın gücünü ruhta aldığını, saf aklın sahibini ruhuyla
barışık kılacağını söyler. İnanç ve ibadet sahasını, gaybe dair konuları, ilahi
vuslat yolculuğunu ve aşka dair meseleleri sınırlı aklın ötesindeki sınırsız
gerçeklikler olarak niteler. Aklın sahasını duyular ȃlemiyle sınırlarken,
metafizik ȃleme dair yaklaşımları aşk esasıyla ortaya koymaya çalışır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2017 |
Gönderilme Tarihi | 7 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 11 Sayı: 11 |