İnsan zihni
evrimsel süreç içinde oluşmuş, insanın anlam-dil-kültür dünyasını inşa etmesini
sağlamıştır. İnsan, zihinsel varlığıyla kendine ikinci bir doğa oluşturmuş,
doğasından özgürleşmeye ve erk elde etmeye çalışırken yarattığı fenomenal
dünyanın içine hapsolmuştur. İnsan böyle bir dünyada ötekilerle kurmuş olduğu
ilişkiler ağında ötekine göre kendi konumunu belirlerken, ”özgür ve özerk
olabilmesinin olanakları nelerdir?” sorusu psikoterapi açısından sorulması
gereken bir sorudur. Bu sorunun alternatif cevapları terapötik yaklaşımımızı ve
danışan ile terapistin birbirlerine karşı konumunu ve iki taraf açısından da
sağaltımın boyutlarını şekillendirecektir. Birlik-Çokluk sorunuyla başlayan
özsellik meselesi; ben-öteki ayrımı ve bunun sonrasında ben ve ötekinin
birbirini var ettiği fikrine odaklı diyalektik-fenomenolojik-varoşoluşçu bir
zemine doğru kaymıştır. Bu zemin perspektifinde nasıl bir zihinle karşı karşıya
olduğumuza dair fikrimiz, insan varoluşuna ve bu oluşun sürecine dair fikrimizi
şekillendirecek; bunun dolayımında psikoterapi anlayışımız yol bulacaktır.
Şimdi bu bağlamda öncelikle terapist “kendini bilmeli”, her tür belirlenimin
ötesinde (kültürel, sosyal, psikolojik, genetik vs) kim olduğunu araştırmalı,
öznelliğinin sınırlarını ve koşullarını tespit etmelidir. Bunlar tarafından
belirlendiğini bildiği ölçüde bunlardan özgürleşmesi mümkün olacaktır. Bilim bu
zihinsel özgürleşme hamlesinde yapılabilir. Ümit ederiz ki insan, zihniyle
oluşturduğu hapishaneden yine zihniyle çıkacaktır.
Human mind has been formed in evolutionary process; it has
provided meaning- language-culture world of human being. Human being has made a
second nature to him/herself with mind and locked up in phenomenal world which
he himself created while becoming free from his own nature and tring to gain
power. While human has been determining his own position according to the other in the network of established
relationships in such a world, The question of “ What are the possibilities of
being autonomous and free?” is needed to be asked in terms of psychology.
Alternative answers of this questions will shape our therapeutic approach,
position of therapist with counseler and also extents of therapy in terms of
the both sides. The matter of essentialities, started with the matter of unity-
multiplicity, has shifted towards a floor of self and the other distinction and
after this towards to a dialectical- phenomenal-existentialist floor which is focused on the idea of self
and the other creating each other . In
this perspective, our idea of what sort of mind we are face to face will shape our
thouhgts about human existance and the process of this existance; so, our psychotherapy
conception will find a way. In this context, first of all, the therapist must ”
know his/her self”, must investigate who s-he is, beyond every kind of determination
( cultural, social, pyschological, genetic, etc.), and set the limits and
provisions of subjectivity. The more s-he knows about s-he has been determined
by these, the more s-he is free from these. Science can be done in this
emancipation move. We hope that human will go out of the prison with his mind, which
has formed with his mind again.
Konular | Psikoloji |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Kabul Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |