1901
yılında doğan Jacques Lacan kuramını yeniden yaptığı Freud okumaları ile
birlikte "Freud'a dönüş hareketi" olarak ifade eder. Felsefi bakış
açısının diğer psikanalitik kuramcılara göre çok daha fazla olması ile dikkati
çeken Lacan aynı zamanda dilbilimi çalışmaları ile de psikanalizin daha net
anlaşılır olması ve bilimsel olarak da psikanalizin daha incelenebilir olmasını
amaçlamıştır. Lacan'ın kuramında, insanın gelişim süreçlerini ifade eden temel
üç dönem mevcuttur. Bunlardan ilki; psikoza karşılık gelen ve gerçek (real) (R)
olarak ifade edilen dönem, nevroza karşılık gelen imgesel (I) olarak ifade
edilen dönem ve bireyin toplumsal süreçler ile ilişkisi dahilinde
şekillendiğini ifade edebileceğimiz simgesel (S) dönem olarak ifade edebiliriz.
Tüm psikoterapi ekolleri kişilerin yaşamsal alanlarında şekillenen ilişki
örüntüleri ve algıları dahilindeki konular ile ilgilenmektedir. Yaşamın
kurgulandığı ve psikoterapilerin konusu olan bahsettiğimiz bu örüntüler
Lacan'ın kuramında ifade ettiği bu üç dönem ile de ilişkilidir. Fakat Lacanyen
anlamda gerçek, bizi çevreleyen dış dünyanın eş anlamlısı değildir. Gerçek,
ruhsal dünyada konumlanan bir yapıdır. Gerçek, Lacan'a göre dilin de dışında
olandır ve her çeşit sembolleştirmeye karşı koymaktadır. Lacan gerçeği imkânsız
olarak tarifler ve de simgesel düzen ile simgesel düzene dahil edilemez olarak
ifade eder. Lacan'nın kuramında“Gerçek”, yaşam kurgusunun da karşılığı olarak
görebileceğimiz gerçeklikten farklı bir olgudur.
Rüyalar
ise günlük yaşamdaki birçok konunun ve çatışmanın yansıdığı, terapi seanslarında
serbest çağrışım ile de ortaya çıkabilen bilinçdışı materyali içeren
nöro-psiko-fizyolojik bir olaydır. Rüyaların bilimsel olarak incelenmesi ve
oluş mekanizmalarının ortaya konması ilk kez 1900'lü yıllar itibari ile
Freud'un yaptığı çalışmalarla ortaya konmuştur. Ve hala rüya analizi
psikanalitik psikoterapilerde önemli bir terapi tekniği olarak
kullanılmaktadır. Gün içerisinde yaşanan ve bastırma savunma mekanizması
bağlamında bilinçdışına itilen yaşam an ve anılarının, bir çeşit bastırlanın geri
dönüşü olarak da yorumlanabilecek olan rüyalar yolu ile bilince çıktığı
söylenebilir. Bu durum çoğunlukla bilinçli bilen özne olduğu iddiasında olan
insanın rüyalar, dil sürçmeleri ve sakarlıklar sayesinde aslında bilinçte var
olmayan bir bilgiye ve bilinçdışına sahip olduğunu göstermektedir. Freudyen
teoriden yola çıkan ve bilinçdışının dil ve yaşamsal olaylar ile ilişkisini
inceleyen Lacan kuramında insanın anlamlandırma çabasını dilbilimsel anlamda
tanımlanan gösteren ve gösterilen arasında kurulan ilişki üzerinden
incelemektedir. Bu anlatılanlar ışığında Lacanyen anlamda, gerçek ve gerçeklik
arasındaki bağlantının anlam, yaşamın kurgulanışı ve rüyalar ile ilişkisi bu
makalede incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Kabul Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 4 |