4857 sayılı İş Kanunu kapsamında en fazla tartışılan konuların başında şüphesiz olarak asıl işveren – alt işveren (taşeron) kurumu gelmektedir. Yasanın kabul edilip yürürlüğe girdiği 2003 yılından bu yana konu büyük ölçüde doktrini ve yargıyı meşgul etmiş ve gelecekte de meşgul edecek gibi görünmektedir. Son yıllarda bu istihdam biçiminin göstermiş olduğu genişleme trendi ve özellikle de kamu kesiminde de yaygınlaşması, konunun sürekli gündemde kalmasına neden olmuştur. Bu çalışmada, ilkin genel kanın aksine yeni bir istihdam formu olmayan alt işverenlik uygulamasının ortaya çıkış süreci kısaca değerlendirildikten sonra, yürürlükteki mevzuatımıza göre alt işverenlik ilişkisinin oluşturulmasının şartları, bildirim yükümlülüğü ve alt işverenlik sözleşmesinin oluşturulması, ilişkinin son bulma esasları, muvazaa ve yaptırımları genel hatlarıyla ele alınmaktadır.
Alt İşveren asıl işveren taşeron hizmet alım sözleşmesi alt işverenlik sözleşmesi muvazaalı iş ilişkisi
In the scope of the Labor Law numbered 4857, no doubt that the most argued issue is the status of the mainemployer and the sub-employer body. This issue has distracted the courts and it seems that it will continue to do so since the law was accepted and came into effect in 2003. Because of increasing trend of the employment form and spreading especially in the public sector, the issue became continuously on the agenda. In this study, the evolution process of sub-employer system which is not a new form employment type, is evaluated in terms of the conditions and legal aspects of it in general terms
Sub-Employer main employer contractor contract of employment contract of sub-employment collusive business relations
Diğer ID | JA85AM89SG |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 1 Sayı: 2 |