In this article, the pure language or Turkish language practice, which was applied in the 1930s, is evaluated in terms of the direction of intergenerational communication and the damage it has done on the preservation of our cultural acquis. Starting in 1932 and extending to 1936 and 1937, the practice of turkish app was implemented. Although the purpose pursued in this application was expressed as "to be satisfied with words of Turkish origin", the main goal was to discard words of Arabic and Persian origin. As a matter of fact, equivalents have been found or made up instead of these words. In the words of Falih Rıfkı Atay, one of the leading figures of the Turkish language practice, even the use of the word "şey" was not allowed, since it is of Arabic origin. The level reached at the end was chaos and this attempt was abandoned with the Sun Language Theory. It was abandoned, but our Turkish language was injured and in the 1970s, the practice of Turkish language was continued more vigorously. This unfortunate experience applied in our language has led to generational disconnects and cultural breaks.
Bu çalışmada 1930’lu yıllarda uygulanan arı dil veya Öztürk’çe tatbikatının nesiller arası iletişim yönü ve kültürel müktesebatımızın muhafazası üzerinde yaptığı etki değerlendirilmiştir. Hatırlanacağı üzere 1932 yılında başlayıp 1936 ve 1937 yılına kadar uzanan “Öztürkçe” uygulaması yapıldı. Bu uygulamada takip edilen maksat, “Türkçe kökenli kelimelerle iktifa edilmesi” olarak ifade edilmiş ise de uygulamadan anlaşıldığı kadarıyla hedef Arapça ve Farsça menşeli kelimelerin atılmasıydı. Nitekim öyle oldu ve Arapça menşeli kelimelerin yerine arkaik metinlerden, sokakta kullanılan kelimelerden karşılıklar bulundu veya uyduruldu. Öztürkçe uygulamasının önde gelen isimlerinden Falih Rıfkı Atay’ın ifadesiyle Arapça menşeli olduğundan “şey” kelimesinin bile kullanılmasına müsaade edilmedi. Dört-beş senelik tecrübe neticesinde işin içinden çıkılamaz hale gelinmesi üzerine Güneş Dil Nazarisiyle bu denemeden vazgeçildi. Vazgeçildi ama Türkçemiz yara aldı ve 1970’li yıllarda Öztürk’çe uygulaması daha şiddetli şekilde sürdürüldü. Dilimizde tatbik edilen bu talihsiz tecrübe nesiller arası kopukluk ve kültürel kırılmalara sebebiyet verdi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Toplumsal Dilbilim, Basılı Kültür |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 5 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.