Fiqh Provisions are primarily derived from the Quran, sunnah, ijma, and analogy evidence. These evidences, which are known as transmitted evidences in fiqh methodology, are called edille-i erbaʻa. The scholars agreed on this evidence. The evidence in the second category in which fiqh judgments are based is the evidences such as istidlal, telazum, istishab, sharu men kablena. These are also controversial evidence. The reason that prompts fukaha to look for different evidence other than edille-i erba is that the evidence is limited and the issues are limitless. Methodologists who searched for evidence for the solution of legal issues and problems in fiqh applied to edille-i erbaʻa, and if no solution was found here, applied to the other evidence. It can be said that differences such as personal abilities, customs, culture, environment, and method are effective in determining different evidence. Generally, evidence of telazum is also controversial evidence among the methodologists. Some of the methodologist scholars accepted this evidence and used it in determining fiqh provisions. Despite this, this evidence has not received enough attention, and there have been no independent studies on it. However, a person who grasps the proof of telazum and the parts that are kiyasü'l-aks, kiyasü'l-iktiranî, kiyasü'l-istisnai, kıyasü’d-elâle gains experiences at the point of restatement of fiqh provisions. Due to its importance, the evidence of telazum was discussed in this study. At first, the place of this evidence in the Quran and Sunnah was mentioned and examples were given in this context. Then, the historical course of this evidence, turning into concrete, the place where the methodologists positioned it, the types of telâzüm, whether it is accepted as an argument in legal methodology, and to what extent it was used were discussed.
Fıkhî hükümler öncelikle Kur’ân, sünnet, icmâ ve kıyas delillerinden istinbât edilir. Fıkıh metodolojisinde ilk üçü naklî, kıyas ise kısmen aklî olarak bilinen bu delillere edille-i erbaʻa denir. Genel itibariyle fakihler bu deliller hakkında görüş birliği etmiştir. Fıkhî hükümlerin istinbât edildiği ikinci kategorideki deliller ise istislâh olarak bilinen istidlâl, bazı usulcülere göre onun bir kısmı olan telâzüm, istishâb, şeru men kablenâ gibi delillerdir. Bunlar da ihtilaflı olan delillerdir. Fukahayı edille-i erbaʻanın dışında farklı deliller aramaya iten sebep, delillerin sınırlı, meselelerin sınırsız oluşudur. Fıkhî amelî mesele ve problemlerin halli için delil arayışına giren usulcüler başta edille-i erbaʻaya, bunlarla çözüm bulunmaz ise diğer delillere müracaat etmişlerdir. Bu farklı delillerin belirlenmesinde kişisel yetenek, örf, kültür, muhit ve yöntem gibi farklılıkların etkili olduğu söylenebilir. Genel itibariyle telâzüm delili de usulcüler arasında ihtilaflı deliller arasında sayılır. Usulcülerin bir kısmı bu delili kabul etmiş ve fıkhî hükümleri tespit etme faaliyetinde kullanmıştır. Buna rağmen bu delil yeterince ilgi görmemiş, hakkında müstakil çalışmalar yapılmamıştır. Hâlbuki telâzüm delilini ve Kıyâsü’l-aks, Kıyâsü’l-iktiranî, Kıyâsü’l-istisnaî ve Kıyâsü’d-elâle olan kısımlarını kavrayan kimse fıkhî hükümlerin istinbatı noktasında meleke kazanır. Önemine binaen bu çalışmada telâzüm delili ele alındı. Başta bu delilin Kur’ân ve sünnetteki yerine değinildi ve bu bağlamda örneklere yer verildi. Daha sonra bu delilin tarihi seyri, müşahhas hale gelmesi, usulcülerin onu konumlandırdıkları yeri, telâzümün çeşitleri, fıkıh usulünde hüccet kabul edilip edilmediği ve ne ölçüde kullanıldığı ele alındı.
Hayırlı günler, Hayırlı çalışmalar...
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 4 Mart 2021 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |