İnsanlık, ilgisini araştırmaya ve düşünmeye yönelttiği dönemlerden itibaren, görünürde bulunan bazı olguları, duyumlarının ötesinde bulunan türlü uzantılar vasıtası ile açıklama girişiminde bulunmuştur. Bu açıklamalara konu olanlardan biri de kendini arayan insanın, kendisine içkin olduğunu varsaydığı “nefs/ruh” düşüncesidir. Eski çağlardan beri düşünürler bir şekilde nefsi tanımlama yoluna gitmiş kimisi nefsi hareketin kaynağı olarak nitelendirirken, kimisi de nefsin varlığın en küçük yapıtaşı olduğunu öne sürmüştür. İnançlarının etkisi ile olsa gerek, İslam filozofları arasında da popülaritesini yitirmeyen konulardan biri olan nefs, bir sistem düşünürü olan Fârâbî’nin, sisteminin kilit noktası mesabesindedir. Zira mekanik bir sistem içerisinde işleyişini sürdüren Fârâbî’nin Ay-üstü ve Ay-altı evren şeklinde kategorize ettiği ontolojik sisteminde bulunan varlıklar, bir tür hizmet-fayda ilişkisi çerçevesinde döngüsel olarak birbirlerini etkilerler. Nihaî gayenin mutluluk olduğunu belirten Fârâbî ’de, Ay-altı alemde bulunan her bireyin nefsi, mutluluğu elde etmek maksadıyla Ay-üstü aleme dönük olarak maddi niteliklerinden arınıp, asıl zevk alacağı ruhanî bir yaşamı arzular. Söz konusu arzu doğrultusunda nefs, maddi olandan mufarıklaşarak yepyeni bir alemin kapısını aralamak niyetindedir. Bu çalışmada Fârâbî’nin fikir dünyasında, nefsin bedeninden mufarıklaşma gayesi, araçları ve aşamaları incelenecektir. Nefsin bu değişim sürecinin, bireysel ruhun olduğu kadar toplumsal düzenin de temel nedeni ve sonucu olduğu irdelenecek ve böylece bireysel hayat ile toplumsal düzen arasında ontolojik bir paralellik olduğu gösterilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2020 |
Kabul Tarihi | 22 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 16 |