Tarih boyunca farklı felsefi akımlara göre şekillenen okul, eğitim sisteminin en küçük birimidir. Bu küçük birimin sahip olduğu yetkiler ve yerine getirmesi gereken görevler ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Türkiye’de idari yapı merkeziyetçilik ilkesine göre şekillendiği için, okullar da merkeziyetçi yapıya uygun yetki ve görevlere sahiptirler. Bu nedenle üniversiteler hariç, diğer tüm eğitim basamaklarında yer alan okulların Devlet tüzel kişiliğinden ayrı tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu çalışmanın çıkış noktası tüzel kişilik kavramı, kamu ve özel hukuk tüzel kişiliklerinin ne olduğunu açıklamak ve eğer okulların tüzel kişiliği bulunsaydı bu durumun avantaj ve dezavantajlarının neler olabileceğini tartışmaktır. Okulların tüzel kişiliğe sahip olması konusunda görüş birliğinin oluştuğunu söylemek güçtür. Öte yandan Milli Eğitim Sisteminin katı merkeziyetçi yapıyı yumuşatmaya dönük değişikliklere ihtiyaç duyduğu da bir diğer gerçekliktir. Okulların tüzel kişiliğe sahip olması ya da olmaması durumunun özü itibariyle merkeziyetçilik ve yerelleşme kavramlarıyla ilişkili olması nedeniyle, çalışmadaki tartışmalar bu iki kavram ekseninde gerçekleştirilmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 13 Sayı: 4 |