Bu makalede toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretimi,
kadınların işgücü piyasasındaki ücretli emeği ile hane içi ücretsiz bakım emeği
ilişkisi temelinde tartışılacaktır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
kalkınmasında kadınların üretim süreçlerine dâhil edilmesinin önemi
literatürde, 1970’lerden itibaren kadın ve kalkınma yaklaşımları bağlamında
tartışılmaya başlanmıştır. Söz konusu eleştirel yaklaşımlardan, “Toplumsal
Cinsiyet ve Kadın” yaklaşımı toplumsal cinsiyet eşitliğinin odağını kadının
sadece kamusal alana ve iş gücü piyasasına erişimi ile sınırlı tutmamış; özel
alanda eşitsizlik yaratan "yeniden üretim" süreçlerinin dönüşümünü de
içerecek şekilde güçlenmesi olarak genişletmiştir. Kadının kendi hayatı hakkında “stratejik
karar alma” yetisini kazanması olarak kavramsallaştırılan güçlenmenin en önemli
koşullarından biri kadının iş gücü piyasasına katılması olarak görülmektedir.
Fakat hane içerisinde kadının üstlendiği toplumsal cinsiyete dayalı iş yükü
kadınların işgücü piyasalarında ya baştan hiç var olmamayı seçmesi ya da esnek,
güvencesiz ve düşük ücretli çalışma biçimlerine yönelmesine neden
olmaktadır. Bu bağlamda çocuk, yaşlı ve
hasta başta olmak üzere bakım emeğinin kadının hane içinde üstlendiği
görevlerinin doğal uzantısı olması algısı, hem erkeklerin söz konusu işleri
eşitlikçi bir şekilde paylaşmaktaki direncine;
hem de bakım hizmetlerinin devlet nezdinde de önemli bir sosyal politika
meselesi olarak yeterli düzeyde desteklenmemesine yol açmaktadır. Bu soruna,
toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla üretilmiş kalıcı bir çözüm olarak;
devlet ve yerel yönetimler tarafından kurumsallaşmış, yaygınlaşmış, her
sosyo-ekonomik tabakadan kadın tarafından erişilebilir, güvenilir, ücretsiz
veya düşük maliyetli bakım hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Beşeri Bilimler Sayısı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 16 Sayı: 3 |