İslam'ın kitabi bir din olması, Müslüman dünyasında bilgi ve eğitim kurumlarının gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. Ancak hem İslami eğitim kurumlarının (medreselerin) tarihsel gelişimini hem de ulemanın bu gelişmedeki rolünü anlamak için bilgi ve iktidar arasındaki ilişkinin mahiyetini incelemek gerekir. Bu nedenle bu çalışmanın temel amacı, İslam dünyasında bilgi ve iktidar arasındaki ilişkiyi belirleyen tarihi ve sosyal-kültürel dinamikleri açıklamaktır. Bu çalışmanın ana tezi, İslam'ın ilk yayılmasından sonra ortaya çıkan hanedanlık yapılarının dini bilginin alanını ve ulemanın Müslüman toplumlardaki konumunu belirlemeye çalıştığıdır. Özellikle Abbasi hanedanının yükselişinden sonra hem medreseler hem de ulema iktidar nesnesi haline geldiler. Osmanlı İmparatorluğu'nda ulema, merkez ve taşra ulema gibi ikili bir görünüme sahipti. Sünni dünyasına kıyasla Safevi sonrası dönemde Şii ulema ve eğitim kurumları iktidara karşı görece özerkliklerini korudular. Dolayısıyla genel olarak geleneksel İslam dünyasında medreselerin ve ulema sınıfının siyasal iktidarın ana meşrulaştırma aracı, hatta organı haline geldiği söylenebilir.
İlginiz için şimdiden teşekkürler...
Islam as a scriptural religion has been very effective in the development of both knowledge and educational institutions in the Muslim world. However, in order to understand both the historical development of Islamic educational institutions (madrasas) and the role of the ulama within this development, it is necessary to examine the nature of the relationship between knowledge and power. Therefore, the main purpose of this study is to explain the historical and social-cultural dynamics that determine the relationship between knowledge and power in the Islamic world. The main thesis of this study is that the dynastic structures that emerged after the first spread of Islam tried to dominate both the area of religious knowledge and the position of ulema within the Muslim societies. Especially after the rise of the Abbasid dynasty, both madrasas and ulama, had become the object of the power. In the Ottoman Empire, the ulama were divided into two main groups such as central ulema and the provincial one. Compared to the Sunni world, during the post-Safavid era, Shiite ulama and their educational institutions have preserved their relative autonomy against the power. Therefore, in general, it can be said that in the traditional Islamic world, madrasas and the ulema class have become the main legitimating instrument of the political power, even the organ of it.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 İstiklal Marşı 100. Yıl Armağan Sayısı |