Amaç:
Emzirme, bebeklerin sağlıklı büyüme ve gelişmesi için en uygun beslenme
yöntemidir. Laktasyon, anne sütünün yapılması sürecidir. Bu süreçte hormonların
etkili olduğu düşünülmektedir. Postpartum erken dönemde hipofiz ve üreme
organları ile lumbosakral alan üzerine yapılan refleksolojinin laktasyon
hormonları üzerindeki etkisini araştırmak için oksitosin, prolaktin,
noradrenalin seviyeleri ile durumluk ve sürekli kaygı düzeylerine bakmayı
amaçladık.
Gereç
ve Yöntem: Bu çalışma Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu ve Hafsa
Sultan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi’nde yapılmıştır. Çalışmada
30 kontrol grubu ile 60 refleksoloji yapılan gruba (1.grupta hipofiz ve üreme
organları, 2.grupta ise lumbosakral) sosyo-demografik, gebelik ve doğum
öyküleriyle ilgili bilgileri içeren anket formu ile Durumluk ve Sürekli Kaygı
Ölçeği ve bu grupların toplanan kanlarında prolaktin, oksitosin ve noradrenalin
seviyeleri Elisa yöntemi kullanılarak ölçülmüştür.
Bulgular:
Deney grubu 1 ve 2 ile kontrol grubu kadınların sosyo-demografik, doğurganlık
özellikleri, beden kitle indeksi ve visual analog skala arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p<0,05). Kontrol grubundakilere göre
deney grubu 1 ve 2’deki kadınlarda oksitosin ve prolaktin seviyesinde
istatistiksel olarak belirgin bir artış olmuştur. Noradrenalin seviyesi ise
kontrol grubuna göre istatistiksel olarak deney grubu 1 de azalmış, deney grubu
2 de ise artmıştır. Deney grubu 1 ve 2 ile kontrol grubu kadınlar arasında
durumluk kaygı ölçeği puan ortalamasında fark yokken, sürekli kaygı ölçeği puan
ortalamasında istatistiksel olarak fark saptanmıştır (p<0,05).
Sonuçlar:
Düzenli yapılan refleksolojinin laktasyonu etkileyen hormonları arttıracağından
bebeğin gelişimi için ek besine gerek kalmayacak anne sütü tek başına yeterli
olacaktır. Böylece daha sağlıklı bireyler yetişecektir.
Bölüm | Olgu Sunumu |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 4 |