Çalışma hayatının adil bir biçimde tesisi; işveren-işçi
uyuşmazlıklarının hızlı ve adil bir biçimde çözümünü öngören modeller ile
mümkündür. Ülkemizde iş uyuşmazlıkların çok büyük bir kısmı çeşitli yapısal
sorunlarla mücadele eden mahkemelerimize intikal etmekte ve bu durum
mahkemelerimizin iş hacmini arttırdığı gibi iş uyuşmazlıklarında hızlı çözüm
hedefinden uzaklaştırmaktadır. Özelikle kamuda yüklenici firmalar aracılığıyla
istihdam edilen işçi sayısının ulaştığı yüksek seviye ve her geçen gün bu
kesimin devletten artan beklentisi gözetildiğinde bu yönde atılacak her adımın
hukuki açıdan titizlikle incelenmesini gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda,
çalışmamızda iş uyuşmazlıklarının yargıya intikal etmeden çözümü noktasında
öngörülen zorunlu arabuluculuk sistemi ve bu sistemin hizmet alımı kapsamında
çalışan işçiler bakımından nasıl sonuçlar doğurabileceği üzerine
değerlendirmelerde bulunulacaktır. Zira ülkemizde işe iade ve işçilik alacağı
talebiyle açılan davalarda davacı ile davalı sıfatını taşıyan en önemli
aktörlerden birini hizmet alımı kapsamında çalışan işçiler ile kamu
idarelerinin oluşturduğu düşünüldüğünde bu sorunun etkin, adil ve makul bir
biçimde çözümü yasakoyucunun en önemli hukuki sorunlarından birini oluşturduğu
açıktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Çalışma İlişkileri Dergisi, Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa çıkarılan ulusal ve uluslararası hakemli bilimsel bir dergidir.