Antropojenik etkenlerle ekosistemlerin tahrip edilmesinin önemli bir sonucu olarak: iklim değişikliği, aşırı hava olayları, doğal kaynak kıtlığı, verimli toprakların azalması, gıda ve enerji krizleri karşı karşıya kaldığımız önemli sorunlardan birkaçıdır. Bu unsurlar, mevcut kalkınma yaklaşımlarında, ekolojiyi dikkate alan paradigma değişikliğini zorlar niteliktedir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), yeşil ekonomiyi çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları büyük ölçüde azaltırken, insan refahını ve sosyal eşitliği geliştiren bir ekonomi olarak tanımlamaktadır. Yeşil ekonomi, yalnızca verimlilik ve ekosistemin gözetilmesini değil aynı zamanda adil bir sisteme vurgu yapmaktadır. Adaletin ise yeşil ekonomi anlamında; enerjinin verimli üretilmesi/kullanılması, düşük karbon salımı, istihdam ve gelirin toplumsal dağılımının yanında ulusal ve uluslararası eşitliğin kapsayıcı olması durumlarını içerdiğini ifade edebiliriz. Bu kapsamda çalışmamızın amacı yeşil ekonominin içeriğinin ve uygulamalarının iklim adaleti ve yoksulluk özelinde değerlendirilmesini ortaya koymaktır. Çalışmada, literatür taraması ve edinilen veriler ışığında, betimsel analiz yöntemi kullanılacaktır. Çalışmamızın sorunsalı doğrultusunda bulgularımız; yeşil ekonomik dönüşümün geliştirilmesinde ve uygulanmasında iklim adaleti, ülkelerin uyum kapasitelerinin ve kırılganlıklarının ortaya konulmasında önemli bir ölçek sağlayabilecektir. İklim krizinin yaşanmasında en az sorumluluğa sahip olanların, iklim değişikliğinin sonuçlarından ilksel olarak etkilenen veya etkilenecek olması özelindeki adaletsizlikler değerlendirilmelidir. İklim adaletinin işlerlik kazanmasında yeşil ekonomi; mali teşvikler, vergi reformu, karbon piyasası, enerji alternatifleri, eko-etiketleme ve uluslararası yardımlar açısından katkılar sunabilecektir. Yoksullar ise genellikle iklim değişikliğinden yerel çevresel zararın ve doğal kaynakların bozulmasının getireceği etkilerden, sosyal koruma ve başa çıkma kapasitelerinin yetersizliği nedeniyle ilksel olarak etkilenebilmektedir. Yeşil ekonomi içerisinde; yoksulluğun azaltılmasına yönelik uygulamaya konulan veya konulabilecek politikaların, doğal varlıkları tahrip etmeden, kalkınmada yoksulları dikkate alan bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekmektedir. Çoğunlukla çevresel sermayeye bağımlı olan ve buradaki dönüşümlerden en hızlı etki gören yoksullar; ekosistemlerin korunması, yeşil tarım ve iş alanlarından olumlu biçimde etkilenebileceklerdir. Fakat yeşil ekonominin daha az karbon için yüksek teknolojiyi benimsediği durumlarda yoksulların emek yoğun istihdam alanları negatif yönde etkiye maruz kalabilecektir.
Emeğiniz ve zamanınız için şimdiden teşekkür ederim.
As an important consequence of the destruction of ecosystems by anthropogenic
factors: climate change, extreme weather events, scarcity of natural resources,
reduction of fertile lands, and food and energy crises are some of the important
problems we face. These factors force a paradigm shift in current development
approaches that take into account ecology. The United Nations Environment Program
(UNEP) defines the green economy as an economy that improves human well-being
and social equity while greatly reducing environmental risks and ecological scarcity.
The green economy emphasizes not only efficiency and the care of the ecosystem, but
also a fair system. On the other hand, justice means a green economy; we can state
that it includes the efficient production/use of energy, low carbon emissions,
employment and social distribution of income, as well as inclusive national and
international equality. In this context, our study aims to reveal the evaluation of the
content and practices of the green economy in terms of climate justice and poverty. In
the study, the descriptive analysis method will be used in light of the literature review
and the data obtained. Our finding is NGS is in line with the problem of our study; In
the development and implementation of green economic transformation, climate
justice will provide an important scale in revealing the adaptation capacities and
vulnerabilities of countries. Injustices should be evaluated in particular that those
who have the least responsibility for the climate crisis will be or will be primarily
affected by the consequences of climate change. Greece's greenery in the functioning
of climate justice; will be able to contribute in terms of financial incentives, tax
reform, carbon market, energy alternatives, eco-labeling, and international aid. The
poor, on the other hand, are mamayberimarily affected by the effects of climate
change, local environmental damage, and degradation of natural resources, as well
as the inadequacy of their social protection and coping capacities. In the green
economy; Policies that have been or can be implemented to reduce poverty should be
evaluated with an approach that takes into account the poor in development, without
destroying natural assets. The poor, who are mostly dependent on environmental
capital and most affected by the transformations therein; will be positively affected by
the protection of ecosystems, green agriculture, and jobs. However, in cases where
the green economy adopts high technology for less carbon, the labor-intensive
employment areas of the poor may be negatively affected.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 30 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: Özel Sayı |