Yargıçlık tarihteki en eski mesleklerden biridir. İlahi kökenli bir hukuk sistemi olan İbranilerde de yargıçlık gerek Tevrat gerekse sonradan hukukçuların katkıları ile ortaya çıkmış ve uygulanmıştır. İbrani hukukunun temel kaynağı olan Tevrat’ta peygamberlerin ve Hz. Musa’nın hem hükümdar hem de yargıç olarak yetkilendirildiklerinden bahsedilmekte, bunun dışında yargıçların adil, rüşvet almaksızın ve güçsüzleri korumak temelinde hüküm vermeleri emredilmektedir. Bu konuda benzer hatta aynı hükümlerin İslam hukukunda da olduğunu müşâhade etmekteyiz ki burada gerek önceki peygamberlerin gerekse son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hem peygamber, hem hükümdar aynı zamanda yargılama yetkisi ile donatılmış yargıç vasıflarına sahip olduğu görülür. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de kâdıların adil bir şekilde rüşvetten kaçınarak ve kimseyi kayırmadan hüküm vermeleri emredilmektedir. Bu çalışmada Antik İbrani hukukundaki hükümler ile İslam hukuku hükümlerinin yapılacak olan mukayesesi “yargıç” ve “mahkeme” kavramları ile sınırlandırıldığı için ilk olarak yargıçların durumu ve atanmaları aktarılacak, daha sonra mahkemeler ve yargılama usulü karşılaştırılacak, ardından yargıç atanabilmek için gerekli vasıflar ve yargıçların sorumlulukları ele alınacaktır. Bu açıdan Antik İbrani hukukunda bulunan hükümler İslam yargılama hukuku ile karşılaştırılacak, İslam hukukunda daha detaylı olan hükümler ise Antik İbrani hukukunda karşılıkları bulunmadığından ele alınmayacaktır. Neticede İlahi olarak ortaya çıkan ve gelişen bu hukuk sistemlerinin benzerlik ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Hukuk tarihi alanı hukuk sistemlerinin tarihini inceleyerek günümüz hukuk sisteminde yapılacak olası değişikliklere fikir verebilir. Geçmiş dönemlerde uygulanmış ve bitmiş, tarih olmuş olan hukuk sistemleri aslında bize hukukun daha adil hale getirilmesi için kaynak olabilir. Dini temelli hukuk sistemlerinden kaynakları bize ulaşanların belki de en eskisi olan İbrani hukuku kişinin hayatının her alanında düzenleme yapması amaçlamaktadır ve bu hedefine de ulaşmış görünüyor. Halen İsrail’in hukuk sistemi tamamen laik ve dini hukuktan sıyrılmış değildir. İbrani hukukunun bu amacı sebebiyle mahkeme, yargıç ve yargılama konularında gerek Tevrat’ta ve gerekse Talmud’da ayrıntılı düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerde yargılama yapacak olan kimselerin kimin arasından seçileceği, yargılama yaparken yargıçların uyması gereken kurallar, mahkeme çeşitleri ve diğer birçok konu yer almıştır. Bu çalışmada Antik İbrani hukuku ile karşılaştırılması yapılan İslam hukukunun da temel özelliği dini temelli olmasıdır. İslam hukuku da kişinin hayatının her alanında düzenlemeler yapar. Ve yargılama hukuku alanında da Antik İbrani hukukundaki düzenlemelerden belki de daha fazla hükümler bulunmaktadır. Çalışmanın sınırlandırıldığı konularda İslam hukuku ile Antik İbrani hukukunun birçok hükmünün benzeştiği görülmektedir. Hatta ayrışan noktalar sadece bir-iki konudadır. İslam hukukunda daha önceki hukuk sistemlerindeki bazı hükümlerin aynen korunduğu görülmektedir. Bu açıdan İslam hukuku kendinden önceki hukuk sistemlerindeki hükümlerin tamamını ilga etmemiş, bazı hükümleri aynen bazılarını ise değiştirerek almıştır. Özellikle yargıçların yargılama faaliyetini sürdürürken uymaları gereken kurallar Antik İbrani hukuku ve İslam hukukunda neredeyse aynıdır. İslam hukukunda ek olarak daha detaylı düzenlemelerin bulunduğu da ifade edilmelidir. Bu durum bir yargılamayı adil olarak yürütmesi gereken yargıçta bulunması gereken adalet, tarafsızlık, bilgili ve eğitimli olma gibi vasıfların belirlenmesine yol açmıştır. Binlerce yıl önceki hükümlerin bugün bile değişmediği görülecektir. Halen Bangalor Yargısal Davranış İlkelerindeki ve ülkelerin kendi iç hukuklarındaki düzenlemelerin çok da farklı olmadığı anlaşılacaktır.
The judgeship is one of the oldest professions in history. In the Hebrews, which is a divinely based legal system, judgeship arised and practiced both by the Torah and later by the contributions of jurists. In the Torah, which is the main source of Hebrew law, it is mentioned that the other prophets and Moses were authorized both as rulers and judges. Moreover, judges are ordered to make fair judgments on the basis of protecting the weak and prohibited of bribery. We see that there are similar or even the same provisions in Islamic law. In Islamic law, it is seen that both the previous prophets and the last prophet Muhammad have the powers as prophet, ruler and judge. Moreover, in the Qur'an, judges are ordered to make judgments fairly, avoid bribery and without favoring any litigants. In this study, the rules of ancient Hebrew law and the Islamic law will be compared. Since the subject is limited to judges and courts, first the status and appointment of judges will be explained, then the courts and the trial procedure will be compared, and afterwards the responsibilities of judges and the qualifications required to be appointed as a judge will be discussed. In this respect, the rules in Hebrew law will be compared with Islamic law only in the light of the information given, and the more detailed rules in Islamic law will not be cited because they don’t have equivalents in Hebrew law.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 24 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 26 Sayı: 1 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.